30 Ağustos 2007 Perşembe

30 Ağustos ve çok güzel haberler...

30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.

Güzel bir günde güzel haberler var. :) Dün ayrıntılı ultrason randevumuz için Prof. Dr. Atıl Yüksel'e gittik. Gönlüm hep bebeklerimin çok sağlıklı olduğunu söylese de bir yerlerden bir şey çıkarsa diye de fısıltılar geliyordu.

Sıram geldi, muayene odasına girdim ve hazırlandım. Doktor Bey, güleryüzlü hoş biriydi. Oturdu bebeklere bakmaya başladı. Önce üçünün de yerlerine baktı, ve onlara sıra numarası verdi. Bebek1(Fetus1) alttaki erkek, bebek2 annenin solundaki kız ve bebek3 de annenin sağındaki kız. İlk olarak bebeklerin kalplerine baktı. Üçünün de kalbinin durumu iyiydi. Sonra 3 numaradan başlayarak incelemeye başladı. Bu arada kendi kendine mırıldanıyordu. Ne dediğinizi duyamıyorum dedim. Kendi kendime konuşuyorum, üçüz bebek konsantre oluyorum dedi. Ben size gerekli bilgileri vereceğim dedi. Ben de sesimi kestim, konsantrasyonu bozulmasın di mi yani :).

Sürekli kendi kendine konuşarak bebekleri inceledi, beyinlerini, kemiklerini, organlarını, parmaklarını, dudakları, burnu ve gözleri, arada bize de bir şeyler anlattı. Benim gözüm ekranda kulağım onun mırıltılarındaydı. Arada damar sayısı iyi, tamam vs. gibi şeyler duydukça keyifleniyordum. 3 bebeğin de incelemesi bitti, ve üçü de normal görünüyorlardı, anomali belirtisi yoktu. Sonra odasına geçip biraz konuştuk. Doktor ne amniyosentez ne de daha sonra tekrar bir ayrıntılı ultrasona gerek görmedi. Bebekler gayet iyi görünüyorlar şimdilik, yeterki erken doğurmayın dedi. :)

Muayenehaneden ne kadar mutlu ve rahatlamış çıktık anlatamam. Eşim de ben de hem bebekler sağlıklı olduğu için hem de Atıl Yüksel'e gittiğimiz için memnunduk. Atıl Hoca, gerçekten çok iyi. Biz ilk bebeğimizde de ayrıntılı ultrason yaptırmıştık, bize hiç böyle gelmemişti. Eşim zaten hiç hatırlayamadı, biz böyle bir şey yaşamadık dedi. Ben de yaşadık ama buna benzemiyordu dedim.

Doktorun ismi benim karşıma internette çıkmıştı ve ayrıntılı ultrason için ona gitmeyi kafaya koymuştum. En iyisi o deniyordu. İyi ki gitmişim.

Bebek1 erkek: 500 gr, bebek2 solumdaki kız 413 gr, bebek3 sağımdaki kız 436 gr görünüyorlar. Erkek olan kızların altında kalmış ama semirmiş. :)

Akşam üstü kendi doktorum Enver Kurt'u aradım. Çok iyi olduğumu, ayrıntılı ultrason sonucunun iyi olduğunu ve paylaşmak istediğimi söyledim. Güldü bana. İki hafta sonra kontrolüm var.

29 Ağustos 2007 Çarşamba

Önüm arkam...

Sağım solum tadilat, delirmek içten değil. Evimizin hemen yanındaki okul tadilata girdi, yıkıp yeniden yapsalar daha iyiydi. Sabah sekizde taarrrr tarrrr sesler başlıyor, akşam 6'ya kadar ve cumartesi pazar da çalışıyorlar. Okul bu dönem açılmayacak zaten, yandık. Karşı dairemin içini de tamamen yıkıp yeniden yaptılar o bitti, üst katım başladı. Pazar günü annemlere gittik onların da mutfak yok, banyo yok, daha sıva olacak vs vs... Bahçede oturduk ve yiyecek birşeyler biz götürdük. Bu son gelişim artık siz gelin dedim. Bundan sonra 45-50 dakikalık şehirlerarası bir yola çıkabileceğimi sanmıyorum.

Bu gün ayrıntılı ultrason randevum var, öğleden sonra. Gelince yazarım neler olduğunu, bebişlerin durumunu. İnşallah doktor iyi şeyler söyler, biraz içim ürperiyor.

Dün Esra'nın önerdiği doktor hanımla konuştum. O üçüzlerini 36 hafta taşımış ve kiloları da 2.5 ile 3 kg arasındaymış. Ben inatçıyım, dayandım dedi. Hem de 20. haftadan sonra hep yatmış, problemliymiş hamileliği ve son bir ay da serum takılı olarak hastanede yatmış. Bakalım ben nasıl olacağım, yarın 21 haftam dolacak. Çok şükür bir kanamam olmadı, ama karnım şaşırtıcı bir hızla büyüyor. Kendimi ortadan ikiye yarılacak gibi hissediyorum :)

27 Ağustos 2007 Pazartesi

Kandil


Berat kandiliniz mübarek olsun. Dualarınızda bizleri de unutmayın...

26 Ağustos 2007 Pazar

Hoşgeldin Deniz Efe


Hoşgeldin dünyaya Deniz Efe. Allah sana ve ailene uzun, mutlu, sağlıklı ömürler versin...

25 Ağustos 2007 Cumartesi

Son Bir Haftada Yazamadıklarım :)

Aslında geçen cumartesi bizim için en önemli işlerden birini hallettik ama isim ve doktor konusunu yazınca onu hemen yazmadım.

Eşimle beraber geçen cumartesi eminönüne gittik ve bebe çeyiz sarayından bebişlerimizin ilk ihtiyaçlarını aldık. Aslında giderken premature bebek kıyafeti bulacağımızı düşünmüyorduk, bir sonraki aşama için alırız diye düşünüyorduk ama öğrendik ki İdil bebe premature bebek giysisi üretiyormuş. İdil bebenin mallarını daha önce kullandığım için antialerjik ve kaliteli olduğunu biliyorum. Premature hastane çıkışı, pijama takımı ve bodylerinden aldik. Sonra normal seviyeye geldiklerinde de giyecekleri pijama tarzı şeylerden aldık biraz. Battaniyeleri, pikeleri, nevresim takımları, yorganları, kremleri, biberonları gibi ihtiyaçların hepsini aldık. Aldıklarımın fotoğrafını çekince daha detaylı yazacağım. Şimdi hepsini bizim odaya dolabın üzerine yığdık. Üçüzlerin odasına bir dolap ayarlayınca yerleştiririm, o zaman da fotoğraflarını çekerim.

Sonra bu hafta bir kaç yere gittim arabayla, rahat araba kullanıyorum ama sorunum şu ki inince gezemiyorum. Kasıklarım öyle acıyor ki, sanırım bundan sonra daha da ağırlaşıp iyiden iyiye yürüyemeyeceğim. Koskocaman karnım var, değil 5 aylık 8-9 aylık gibi.

Asıl haftanın süprizi ve yaptığım son faliyet; çok tatlı, hoş, güzel bir blogger anne ve onun yakışıklı atom karınca oğluyla tanışmaktı. Kendisi bebişler için öyle güzel şeyler almış ki ne diyeceğimi bilemedim. Çok teşekkür ederim, çok mahcup oldum ben. Bebeklerin eşyalarıyla beraber hediyelerimizin de fotosunu çekerim. Ben gezinemediğim, onlar da oturamadıkları için sohbetimiz zor şartlar altındaydı. Olsun yine de güzeldi. :)

23 Ağustos 2007 Perşembe

İsim????

Arkadaşlar 3 tane isim bulma gibi bir derdimiz var, biz kızımın ismini bile zor bulmustuk, cocuk dogdugunda hep bebek x olarak anılmıştı. :) Şimdi iki kız bir erkek ismi için önerilerinizi bekliyoruz. Anlamlı ve de sakin bebek isimleri olursa güzel olur...

Yalnız, şu dönemde çok popüler olan Duru, Efe, Zeynep, Ece gibi isimler olmasın lütfeeeen... Bu isimleri koyan arkadaşlar da alınmasın çevremizde ve ailemizde o kadar var ki o yüzden yani...

Sevgiler

22 Ağustos 2007 Çarşamba

19 hafta 6. gün kontrol

Önümüzdeki haftaki ayrıntılı ultrasondan önce doktor bebişleri bir göreyim demişti. Biz de bu gün gittik, kontrolümüzü olduk.

Doktor bu sefer bakmaya alt kısımdan başladı ve hemen işte oğlanın pipisi diye resmini aldı. Biraz yukarı çıkmış kendiniz kızların altında kalmaktan biraz kurtarmış diyor. :)
Bebişlerin üçü de iyi çok şükür.

Bebek1 sol üst: Kız, 412 gr
Bebek2 sağ orta: Kız, 441 gr
Bebek3 alt: Erkek, 450 gr

Ben çok kilo almışım iki haftada 2 kiloya yakın, doktor dikkat etmemi istedi, hatta bir diyetisyene yönlendirecek. Fazla da yemiyorum aslında ama haraketsizlikten oluyor. Fazla haraket etme, gezme dedi.

18 Ağustos 2007 Cumartesi

Amniyosentez üzerine...

Siz vermiştim bu konuda düşüncelerimi ve yaşadıklarımı yazacağıma, o yüzden şimdi fırsatım varken ilk hamileliğimdeki tecrübemi ve bu konuda ne düşündüğümü yazıyorum.

Tüp bebek denemesine başlamadan önce eşim de ben de genetik analiz yaptırmıştık ve bir sorun çıkmamıştı. Sonra ilk denememizi 2004 yılının mayıs ayında yaptık ve mutlu sonuç bir bebek bekliyorduk. Mutlu mesut doktor kontrollerine gidiyoruz, doktorumuzun dediği testleri yaptırıyoruz. Ense kalınlığı ölçümü ve buna bağlı olarak yapılan ikili test (11-14 testi de deniyor, o haftalarda yapıldığı için) sonuçlarımız iyi çıkmış, bir sonraki doktor kontrolünde bebeğimizi izliyoruz. Doktor birden başında bir kist gördü, ben de gördüm başında yuvarlak bir karaltı olarak görülyor ultrasonda bakarken. Hamileliğin ilerleyen haftalarında geçecek bir kan pıhtısı olabilir dedi, bazen böyle durumlar görülebiliyor dedi. Yine de amniyosentez önerebilirim dedi ve yandaki doktor arkadaşını çağırdı. Esra bir bakar mısın diye. Esra Hanım geldi baktı, amniyosentez öner dedi, gitti. Amniyosentezi Esra Hanım yaptığı için onun için çok ufak bir işlem, o yüzden çok rahat. Neyse doktorumuz ben öneririm, siz isterseniz yaparız dedi. Bizim amacımız sizin eve sağlıklı bebek götürmeniz dedi, içimiz rahat olsun falan bir şeyler söyledi işte. Ben de tamam yaptıralım dedim. Dedim ama klinikten çıkıp da arabaya binince ağlamaya başladım. Eşim neden ağlıyorsun dedi, ben de moralim bozuldu ağlayamazmıyım, amniyosentez 35 yaşından büyük kadınlara yapılıyor, ben daha 28 yaşındayım, ya bebek hastaysa diye bir sürü bir şeyler söyledikten sonra ağlamama devam ettim.

Eğer doktor ultrasonda herhangi bir şey görmemiş olsa ve test sonuçlarının iyi çıkmasına rağmen böyle bir şey istemiş olsa inanın tek düşüncem para kazanmak için istiyor derdim. Ama ultrsonda gözle görülür bir şey vardı. Bebeğim hasta olabilirdi ve bu korkunç bir durumdu. Amniyosentezi 16. haftada yaptırdım galiba, zaten belli bir haftadan önce yapılmıyor. Sonuçların çıkması 3 hafta sonra deniyor ama bazen bu süre biraz daha uzayabiliyor ve 4 haftayı bulabiliyor.

O sonucu beklediğimiz haftalar eşim ve benim için kabus gibiydi. İkimizin de morali çok bozuktu. Ya bebek down sendromluysa ne olacaktı? Sonuç açıklandığında bebek neredeyse 5 aylık olacaktı ve biz hasta diye 5 aylık koskocaman bir canlıyı bir bebeği öldürtecek miydik? Yoksa hasta bir bebek dünyaya getirip, tüm sorumluluğu üstlenip çok zor bir hayatı mı seçecektik. Bu tür düşünceler beynimizi kemiriyordu. Sonuç açıklanmadan bu konu üzerinde konuşmamaya çalışıyorduk ama ikimizde de 5 aylık bir gebeliği sonlandıramayacak olma eğilimi vardı.

Çok şükür test sonucu temiz çıktı ve bir kızımız olacağını kesin bir şekilde de öğrendik. O kadar rahatlamıştık ki anlatamam, gerçekten yaşananları kelimelerle anlatmak çok zor.

Sonra bir karar verdim, bir daha hamile kalırsam gerçekten gerekmedikçe amniyosentez falan yaptırmayacaktım, çünkü ne olursa olsun bebeği doğuracaktım. Şimdi üçüz hamile kalınca 2li veya 3lü test yapılmıyor, ense kalınlıkları normal çıktı ve amniyosentez önerilse de kabul etmedim. Böyle test mest olmayınca da çok rahat oluyormuş, hiçbir şeyin sonucunu merak etmiyorsun. :) (Bu bana özel bir durum, siz yine de kendi doktorunuzu dinleyin ;) )

İnternette bazen doğum hikayeleri okuyorum, ve kimi arkadaşlar o kadar zorluklar yaşayıp sonra mucizelerine kavuşuyorlar ki, hayret verici. Geçenlerde okuduğum bir tanesinde test sonuçları iyi çıkmamış ve amniyosentez yaptırmış bir anne adayı, down sendromlu olacağı söylenen bebeğini doğurmaya karar vermiş ve doğurmuş. Evet bebeği gerçekten down sendromluymuş ama en hafif cinsinden ve eğitilebilir cinsindenmiş. Bunun için hem şükrediyor hem de iyiki doğurmuşum yavrumu diyordu.

Böyle kararlar çok zor kararlar, herkesin verebileceği kararlar değil. Allah kimseyi zor durumda bırakmasın, herkes sağlıkla sıhhatle bebeklerini kucağına alsın.

Amniyosentez, basit bir işlem. Karnınıza iğne batırılıyor ve bebeğin içinde bulunduğu sudan alınıyor. Bir kaç dakika sürüyor ve acı hissetmiyorsunuz. Doktorlar gerçekten gerek görüyorlarsa, hamileliğiniz boyunca içiniz rahat etsin diye yaptırabilirsiniz. Düşük riski var ama oldukça az. Ama yine de bence lüzumsuz yere yaptırılacak bir işlem de değil.

Not: İkili test bilgisi için http://www.gebelik.org/dosyalar/prenatal/nukal.html
Üçlü test bilgisi için http://www.gebelik.org/dosyalar/prenatal/uclutest.html
Ayrıntılı ultrason için http://www.gebelik.org/dosyalar/prenatal/1923.html
ikinci düzey ayrıntılı ultrason http://www.gebelik.org/dosyalar/ileritetkikler.html
Yukarıdaki adreslerdeki bilgileri okursanız, daha iyi bilgi sahibi olursunuz...
Sevgiler...

17 Ağustos 2007 Cuma

19hafta1gün

Bugün bebeklerim 19 hafta 1 günlükler. Bir haftadır artık hareketlerini çok rahat hissediyorum. Çok komik oluyor, bir çok yerden pıt pıt hareket geliyor. :)

Bu hafta ilk kez bebeklerime ciciler aldım. Ben genelde kızım için markaların sezon sonu indirimlerinde seneye giyeceği, ihtiyaç duyacağı şeyleri alıyorum. Sonra bir daha sezon kazığında çok fazla alışveriş yapmama gerek kalmıyor. ;) Yine aynısını yaptım, kızıma önümüzdeki bahar ve yazın giyeceği şeyleri aldım. Bebeklerin de normal doğmaları gereken tarihten büyüklüklerini hesaplayıp onlara da bir çift yazlık dışarı giysisi aldım. Normalde 40 hafta 10 Ocak, dolayısıyla önümüzdeki haziranda bebeklerin 6 aylık büyüklüğünde olması gerekiyor, yani inşallah... :)

Esas ilk gerekecek bebek giysilerini, ayaklı alt pijamalar, bodyler, pikeler, yedek nevresim vs. vs. karşıdan, eminönünden almayı planlıyoruz. Kızım doğmadan önce de oraya gitmiş ve tüm ihtiyaçlarını bir yerden hiç yorulmadan almıştık. Sultanhamam da bebek çeyiz sarayı diye bir yer var. Bebek arabası, anakucağı gibi şeyler dışındaki tüm ihtiyaçlarını oradan temin etmiştik ve ben gezmek zorunda kalmadığım için yorulmamıştım. Ayrıca ürünler de kaliteli, pijamalar, bodyler dandik değil, zararlı madde içermiyor..

Açıkcası bebekler o kadar çabuk büyüyorlar ki herşeyi çok kısa süreli giyiyorlar. Alışveriş merkezlerindeki ismini yazmayacağım bebek mağazalarına bakıyorum, bir bebek atletini bile fahiş fiyata satıyorlar. Ne gerek var, bence israftan başka bir şey değil. Kimse bana kızmasın bu benim şahsi düşüncem. Bebeklerin sadece sokak kıyafetlerini alırken tercihim markalı yerler, onlar da indirimdeyken.

Diğer ürünlerde de en pahalı ile en ucuz arasındakini tercih ediyorum genelde. Mesela kızıma bebek arabası almıştım, inanın hiç binmedi denecek kadar az bindi. İyi ki MacLaren yerine Graco almışım. Sonra baston puset aldım, onu daha iyi kullandık. O da Chicco Caddy. Onu kullanmayı da 2 yaşından sonra bıraktı, yürüyor. Uzun müddet yürüyor. Görüyorum onun kadar çocuklar biniyor ama bizimki yürümeyi tercih ediyor.

Cimri olduğumu sanmıyorum, ama tutumluyum sanırım. Her zaman aklıma gelir, tek bir hastalık insanda ne var ne yok herşeyi silip süpürebilir. O yüzden ortayı bulmaya çalışıyorum. Ayrıca ben küçükken, annemin diktiklerini giyer, bayramda alınan ayakkabılarım başımın ucunda yatardım ve mutlu olurdum. Şimdi imkanlarımı kullanıp çocuklarıma herşeyin en iyisini alsam, her istediklerini alsam, herşeyin alınabildiğini sansalar, ilerde tatminsiz, mutsuz olurlar gibi geliyor...

Neyse işte sabah sabah klavyemden bunlar döküldü, hoşcakalın, sevgiler...

11 Ağustos 2007 Cumartesi

Cinsiyetler... ;)

Öncelikle, geçmiş kandilinizi kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.

Gelelim haberlere; geçen hafta eşim SSK karnemi çıkarttı, doğumda SSK'dan faydalanalım diye ve düşündük ki hiç kullanmadığımız ve bilmediğimiz bir prosedür bari en az 1 kere SSK li olarak gideyim de muayene olayım. Bu yüzden dün Sema Hastanesinde Şeyma Hanım'a muayene oldum. Bebekler 18 hafta 1 günlüktü. Ortam, doktor, odası ve ultrason cihazı gayet iyiydi. ayrıca üstteki ekrandan da seyredebiliyordun. Bebişlerin kalp atışını da dinletti. 3 ü de gayet iyiler, çok şükür, maşallah... Sırayla muayene etti, şimdi ilkine sol üstte baktı kız dedi net bir şekilde, sonra sağ ortaya baktı ona da net bir şekilde kız dedi. Sıra sonuncuya geldi, Allah dedim içimden buna da kız derse şimdi diye biraz heyecan yaptım. Ne yalan söyleyeyim, tabiki önemli olan sağlıklı ve hayırlı olmaları ama 3 tane çocuk doğurcam tabiki isterim en az bir tanesi farklı olsun diye. Neyse efendim, bu üçüncü uzun müddet kendini göstermedi mi! Artık onu göremeyeceğiz herhalde diye düşünürken son anda döndü ve doktor ona da net bir şekilde erkek dedi. :) İçin için bir oh dedim valla...

Açıkcası ay sonundaki detaylı ultrasondan önce ben pek emin olamayacağım bu durumdan ama olsun en azından alışveriş yaparken kız giysisi alacağımı biliyorum :))

Bana dinlen, bol bol su iç dedi, kalsiyum ve magnezyum takviyesi verdi. Kalsiyuma bu hafta, magnezyuma bir hafta sonra başlayacağım. Tabi bugün öncelikle kendi doktorumla da görüşeceğim, bundan sonra yine kendi doktoruma gideceğim çünkü o tüp bebek doktoru olduğu için çoğul gebeliklerde çok daha tecrübeli bence...

İşte bunlar güzel haberlerdi, şimdi de sabah sabah canımı sıkan sinirlerimi bozup beni ağlatan olaya geleyim. Bulduğum yardımcı dün oğlum hasta diye gelmedi, bugün de aradım, bundan sonra gelmeyeceğim iki evin işini yapamıyorum falan fıstık bir şeyler demez mi? Kala kaldım. Zaten hiçbir şey yapacak gücüm yok, akşam eşimin yaptığı menemenle idare etmişiz. Bugün yapılacak bir sürü iş var... Telefonu kapattıktan sonra sinirlerim boşandı birden, ağlaya ağlaya annemi aradım. Kızkardeşime bizim evin yolu göründü yine. Annem de niye ağlıyorsun, zaten burada bir işi yok, gönderirim akşam gelir dedi. Yeğenini de çok özlemiş. Neyse biraz rahatladım. Sonra da bir iki kişiyi aradım, bana yardımcı bakınır mısınız diye...

Aslında yatılı bir Türkmen kadının gelme durumu var ama sorun bizim şu anda yatılı kişi alıp yatıracak şekilde evi düzenlememiş olmamız... Kızımın küçük bir odası var, oturma odasını da üçüzlere yapacağız ve daha düzenlemedik. Gelen kişi hem yatacak hem eşyaları olacak, üçüzlerle aynı odada mı yatacak? Off bilmiyorum yaaa, salonda ancak kız kardeşim yatabilir, oranın kapısı yok, zaten artık orada oturulacak. Tek yaşama alanı...

Neyse işte kafam bu konuda karışık... Bakalım inşallah bir çözüm buluruz.
Herkesi öpüyorum, dün gece tüm bebiş isteyenlere (isimle), tüm anne adaylarına ve tüm annelere dua ettim. Umarım sizler de beni unutmazsınız...
Sevgiler...

8 Ağustos 2007 Çarşamba

Son durumlar...

Bu sabah erkenden uyandım, hazır herkes uyuyorken geçtim bilgisayar başına listemdeki bebişleri annelerini ziyaret ettim. Listeme henuz yazmayı unuttuklarım da var ama bir fırsatını bulunca yorumları araştırıp kimlermiş bakmam lazım... Herkese yorum yazamadım tabi ama okudum, bilin yani herkesten haberim var ;)

Son zamanlarda genel olarak iyiyim, bir kaç kere çıkarttım nedense o kadar. Çoğul bebek sahibi anneler ile konusup tecrübelerinden faydalanmaya çalışıyorum. Eşimle ilk etapta neler almamız lazım nelere ihtiyacımız var onları konusuyoruz. Kızımdan kalan bir kaç parça şey var, bir adet bebek arabası, anakucağı (oto koltuğu), baston puset, mama sandalyesi falan... Gerçi bastonla mama sandalyesini hala kullanıyoruz ama kardesleri kullanana kadar bırakır... Bir ihtiyaç listesi oluşturmaya çalışıyorum. Bir iki arkadaştan da anakucağı gelecek, bir arkadaş biberon sterilizasyon makinasını verdi falan filan... İnternetten ikinci el ikiz bebek arabalarına ve park yataklara da bakıyorum... Bebek arabasının birini ikiz diğerini de evdeki olarak karar verdik. Zaten üç bebekle tek başına çıkamam. Bir de üçüz arabaları tren gibi bir garip, çocuklar sıkılır onda.... Bakınız Şekil 1a. ;)



Efendim kocacığım, bu bebeklerin masrafını oldukça düşünüyor anladığım kadarıyla. Geçen gün aldı eline kalem kağıdı önümüzdeki üç yıl bebeklerin ve bizim masrafımızı çıkardı. Listede neler var. Bez, ıslak mendil, ayakkabı, kıyafet, bakıcı, bebek maması, sağlık, oyuncak ve Prensesin kreşi ve tüm bunlara ev masrafını ekledi. Yıllık ortalama ne kadar harcayacağımızı ve aylık ne kadar kazanması gerektiğini hesapladı. :) Kendisi serbest çalışıp sabit gelirli olmadığından önümüzdeki üç yılın proje durumlarına bakacak herhalde. İş olmazsa diye endişeleniyor olabilir.

Tabi siz onun bu kadar düşünüp kastığına bakmayın, hem bebekler kısmetiyle gelir hem de elhamdülillah hepsine yeteriz, Allah istediği müddetçe...

Tabi biz yine de ekonomik olalım değil mi? Kızımda ilk çocuk olduğundan ona güzel bir oda döşemiştik, özenmiştik. Her şeyi sıfır almıştık. Şimdi 3 oda 1 salon evimizin 1 odası kızıma tahsis edildiğinden tek oturma odası kalıyor. Onu da üçüzlere yapacağız, odanın bir tarafında bir çekyat kalacak, üç adet de hamaklı park yataklardan alıp üçüzleri büyüyene kadar onlarda yatıracağız. Onların alt kısmına yatak koyunca uzun müddet yatabildiklerini duymuştum. Büyüdükleri zaman daha güzel bir oda yaparız artık. Aslında 2 erkek 1 kız olursa, sonraları kızı ablasının odasına verir ve iki erkeğe bir oda, iki kıza bir oda şeklinde döşerim diye düşünüyorum.

Oooo şimdiden nelerin hayalini kuruyorum değil mi? Şimdi ben iyiyken de bebişlere alışveriş yapmak, ayrıca kendi ihtiyaçlarımı almak istiyorum da şu cinsiyetler belli olsaydı daha iyi alışveriş yapabilirdim.

Saate bakınca aklıma geldi son günlerin önemli olayını yazmamışım, geçen hafta çarşamba yardımcım işe başladı. Gelir birazdan. Sevdim hanımı, gündüzlü. Eli yüzü düzgün, konuşması düzgün, yaptığı yenir biri. Genç 34 yaşında. Bir sorun çıkmazsa devam etsin istiyorum. Kızımla da iyi anlaştı. 500 YTL aylık ücret vereceğim bebekler doğana kadar. Yemek yapıyor, evi temizliyor, ev işlerini yapıyor yani kısaca. Ben ilgilenemeyince kızımla da ilgileniyor, çocuklarla iletişimi iyi, ayrıca yanlış bir cümle kurup kurmadığını da sürekli kontrol ediyorum. Çok önemli benim için, ben kızım için uğraşıyorum, biri bozsun istemem. :)

Bugün kızımla etrafdaki kreşleri gezeceğiz, eylülde verdik verdik yoksa kardeşleri doğunca veremeyiz, psikolojisi bozulur. Hadi bakalım, hoşcakalın, sevgiyle kalın...