27 Kasım 2007 Salı

Son durumlar

Önce güzel haberler vereyim, bugün oğlumu kucağıma aldım ve emzirdim. :) Hemşire kucağıma verdiğinde mutluluktan ağlamak nasıl birşeymiş yaşamış oldum. O kadar minik ki, bir de çok komik geliyor bana, hiç kızlara benzemiyor, farklı bir tip daha doğrusu tipitip. :) Emdi biraz beni, sonra bıraktı. 20 dakikadan fazla küvez dışında kaldığı için üşümesin diye aldılar. O kadar minik ki anlatamam.Yarın da kara kuzumu emzirmeye gideceğim inşallah. Sonra da bir gün belirleyecekler ve hastanede kalıp bebeklerimi emzireceğim, onların benim emzirmeme göre kilo alımlarına bakacaklar ve bana eğitim verecekler.

Bebeklerim kilo alıyor, 1770, 1750 ve 1650 idi son kiloları, maşallah onlara. Büyük ihtimalle ikisi çıkacak, minik kuşum sonradan gelecek.

Şimdi dün beni çok üzen ama bugün biraz rahatlatan habere geleyim. 20 kasımdaki ultrasonda minik kuşumda 5mm'lik bir beyin kanaması görmüşler ve grade 1 beyin kanaması olarak değerlendirmişler. Doktor, çok ufak olduğu için ve durumu da biraz takip etmek istediğinden, üzüleceksiniz diye size hemen söylemedim dedi. Bebeğin kliniği iyi, ben bir şey olacağını sanmıyorum dedi. Bugün ikinci ultrason vardı, önemliydi, kanamanın daha büyüyüp büyümediği veya küçülüp küçülmediği belli olacaktı. Çok şükür 3 mm'ye gerilemiş. Genel durumu iyi görünüyor, o da biberonla besleniyor, ama emişi diğerleri kadar iyi değilmiş.

Bana gelince lohusalık falan kalmadı, fıldır fıldır geziyorum. Dün ablamızı doktora götürdüm öksürüyor diye, sonra eve gelip sütleri alıp hastaneye götürdük, kardeşlerine baktık, oradan ablamızı ve kardeşlerini doğurtan Dr. amcamıza uğradık. Sonra evimize geldik. Bugün yine hastaneye gittim, oradan da hemen eve gitmedim açıkcası, biraz gezdim, yemek yedim, ablamız için alışveriş yaptım ve sonra eve döndüm. Uzun zamandır dışarı çıkamamanın ve bundan sonra da kolay kolay çıkamayacak olmanın acısını çıkartmaya çalıştım. ;)

23 Kasım 2007 Cuma

Bebişler

Dün gece ilk kez bebeklerimizin üçünü de aynı anda doğru düzgün görebildik. Üçü de peşpeşe küvezlerde aynı bölümde yatıyorlardı. Kara kuzum yüzüstü yatıyordu ve gözleri açık öyle bakıyordu, haraketsiz. Oğlum da sırt üstü yatıyordu, onun da gözleri açıktı ama o haraket ediyordu, ağzını da açıp kapatıyordu. Minik kuşum da sırt üstü yatıp uyuyordu. Üçü de bize dönüktü ve benim fotoğraf makinam çalışmadı ya açılmadı pili mi bitti, kafayı mı yedi mi bilemiyorum ama zamanlaması çok kötü oldu. Çekemedim fotolarını.

İkisine 20 cc süt veriyorlarmış, diğerine 15 cc. Günde 8 kere besliyorlarmış. Minik kuşum her konuda geriden geliyor, emmede de o geride. Diğerlerinin emişi biraz daha iyiymiş. Maşallah bebişlerime, Allah nazarlardan korusun miniklerimi.

Bu yazıyı yarım bırakmıştım, sonra gittim uyudum dinlenmek için. Çok korkunç bir rüya ile uyandım. Anlatmayacağım ama hemen doktoru aradım. Durumları iyiymiş şu andaki kilolarını söyledi. Karakuzum 1700 gr, oğlum 1610 gram, minik kuşum 1600 grammış. Ne kadar kilo vermişler değil mi. Minik kuş 10 gr almış. Oğlum da 40 gram. Kara kuzumun ne kadar aldığını söylemedi. Doğum kilolarına ulaşmaları bekleniyor. Sarılıkları hafiflemiş. Bir müddet sonra anneyi çağırıp anneyi emmesini izleyecekler. Ondan önce kucağıma vermek için küvez ısısı falan düşürülüp sıcaklıklarını koruyup koruyamadıklarına falan bakılacakmış. Aşama aşama herşey. Tek tek göndeririz dedi doktor. Ondan önce anneye eğitim vereceklermiş. Önce bir bebeğin bakımına alışın dedi doktor.

Biz akşam bebişlerimizi görünce öyle korktuk ki. O kadar minikler ki. Dokunsan kırılacak gibiler. Doğum kilolarını yakalasalar bile çok minikler, nasıl bakacağız, öyle herkes yardımcı olamaz, ne yapacağız diye konuştuk bayağı. Eşim hastaneden çıkmasınlar biraz daha kilo almadan falan diyip duruyordu. Sonra bir kaç ay hemşire tutalım dedi. Bulursak tabi. Öyle alalade çocuk bakıcılarının yapacağı iş değil yani bu bebeklerin bakımı.

Bugün doktorla konuşuna biraz daha rahatladık. Toparlamadan göndermiyorlar en azından.

Bir de çok şirin bir çiçek gelmiş bana hastaneye, benim için blog aleminin ilk annesinden. Çok teşekkür ederim ona...

22 Kasım 2007 Perşembe

Güzel Haberler

Çok çok güzel haberlerim var, Allah'a şükür. Üç bebeğim de biberonla beslenmeye geçti. Minik kuşum dün, diğer ikisi bir önceki gün geçtiler. (Maşallah, maşallah) Gün geçtikçe verilen miktar arttırılıyor. Artık kilo almalarını ve bir hafta sonra doğum kilolarına ulaşmalarını umuyoruz. Çünkü onlar şu anda oldukça kilo kaybetmiş durumdalar. Bu gün bir haftalıklar :).

Bir kaç gün sonra emzirmeyi denemek için beni çağırabilirler. Onları kucağıma alacağım demektir. :)

Bebişlerin ablası, o benim inci tanem, bir tanem. Tam gün yuvaya devam ediyor. Kardeşleri evde olmadığı için olayı tam kavrayamamış olabilir. Kardeşlerimi bir kutuya koymuşlar diyor. :) Annesinin karnının indiği için mutlu, dört gözle dikiş acısının da geçmesini bekliyor. Ben ona herşeyi anlatmıştım, kendisinin doğduğu yerden kardeşlerini de çıkarttıklarını anlattım. Tüm bu olanların o doğarken de olduğunu yani sadece kardeşleri yüzünden böyle olmadığını biliyor. Kardeşlerime şöyle yapcam, böyle yapcam diyor ama açıkcası yandık çünkü sürekli nezle oluyor. Kardeşlerini ondan nasıl koruyacağız bilmiyorum. Güzel güzel anlatıp, sevmek istediğinde güzelce ellerini yıkatıp, belki nefesini de koruyarak bir temizlik prosedürüne alıştırabilirim. Sabahları ben okula gitmiycem diye diye gidiyor, bebişler gelince iş tam çığırından çıkacak, hadi hayırlısı bakalım.

Not: Alttaki yazının yorumlarında bebeklerin isimleri var. İki gün içinde kaldırırım o yorumları haberiniz olsun. Çok merak eden olursa bana mail atabilir. Yazarım :) Ben onlardan bahsederken karakuzum, minik kuşum ve oğlum diyeceğim.

21 Kasım 2007 Çarşamba

Dün akşam

Dün akşam daha doğrusu gece bebeklerimi görmeye gittim tekrar. Camdan gösterdiler. Bebek1 (erkek) ve bebek3(karakuzu) gözleri bağlıydı yine sarılık için foto terapi alıyorlar. Bebek 2 yi minik kuşumu solunum cihazından çıkarmışlardı, onu gördük en net. Babası onun yüzünü hiç görememişti sonunda döndürdüler de gördü. Bakmaya doyamıyor insan ama biraz gösterip perdeyi kapatıyorlar. Bu sefer onlar kapatmadan ben kapattırdım. Malesef tepemize iki kişi toplandı, onların yüzünden karı koca bir rahat bakamadık, ben de rahatsız oldum kapattırdım. Çok düzgün çıkmasa da fotosunu çektim.

Çok şükür ciddi bir problem yok. Minik kuşumun kendi başına solunumu devam ettirip ettiremeyeceği daha belli değil bakalım birazdan doktoru arayıp yeni durumunu soracağım.

Ben iyiyim, moralim gayet iyi. Onları sağ salim doğurunca çok rahatladım. Şu anda iyi bakılıyorlar, süt götürüyor eşim sabah akşam. Sütüm az, büyük ihtimalle üçü de oral beslenmeye geçince ve ihtiyaçları artınca yetmeyecek. Bol sıvı almaya gayret ediyorum.

Bir sabah oturup doğum hikayesini yazacağım. Detayları unutmadan.

18 Kasım 2007 Pazar

Bugün 4 günlükler

Bugün hastaneye süt götürmeye gittik, biraz da orada sağdım. Yeni yeni sütüm gelecek inşallah, evdeki mini elektrikli pompa çok işe yaramadı, göğüslerim acıyor ve boşalmıyor. Orada büyük pompa ile sağdım. Ev için de aynısından kiraladık geldi şimdi bebişlere süt sağacağım. Gelirse biraz.

En önemlisine geleyim bebek2 minik kızım yine ventilatöre bağlıydı. Dün öğleden sonra bağlamışlar. Kendi başına nefes almakta güçlük çekmiş çok yormak istememişler ve 2. ayarda solunum cihazına bağlamışlar. Elleri ile de rahat durmuyormuş, canını yakıyormuş, ellerini de bebek bezinin kenarına sokturup bezi öyle bağlamış hemşire, çok nahoş görünüyordu. Tekrar onu solunum cihazında görmek moralimi bozmuşken bir de diğer kızımı gözleri bağlı ışık altında görünce daha da bozuldu. Sarılık olmuş. Onun için ışık veriyorlardı, gözlerine zarar vermesin diye de gözlerini kapatmışlar. Oğlum öylesine yatıp uyuyordu. Üçünün de durumu böyle. Allah'ım bebeklerime şifa ver, sağlık ver, bir an önce kendilerini toplasınlar.

Güzel tebrik yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Bebişlerimin dualarınıza ihtiyacı var, bizleri unutmayın. Fotograf olarak da elimde sadece ikisinin küvez içinde çekilmiş fotosu var. Minik kızımın yüzünü daha babası bile göremedi. Ne zaman camdan gösterseler kafası hep öbür tarafa yatıktı. İsimleri de merak ediyorsunuzdur. Bir sonraki yazımda ipucu veririm. ;) Ben ikinci sezeran sonrası kendimi daha toparlayamadım. Yürürken çok canım yanıyor, çok gaz olup karnımı geriyor vs vs... Şimdilik bu kadar yazabileceğim. Hoşcakalın...

17 Kasım 2007 Cumartesi

Bebek şekerlerimizden buyrun... :)

Tebrik mesajı atan tüm arkadaşlara çok teşekkür ederim. Biliyorum merak ediyorsunuz. Bebişler 15 kasım sabahı tam 32 haftalık 10:20 ile 10:25 arasında dünyaya geldiler. Bebek1 erkek 1940 gram, bebek2 kız 1860 gram, bebek3 kız 1970 gram. En zayıf olan kızım solunum cihazına bağlanmış, bir müddet sonra oğlumun da nefes alışı düzensizleşince o da bağlanmış. En tombul bebeğim ise solunum cihazına hiç girmedi. Dün oğlumu solunum cihazından çıkardılar. Oksijen çadırındaydı sadece. Bugün stabil bebekler kısmına almışlar. Bugün de en zayıf kızımı solunum cihazından çıkarmışlar, oksijen çadırında (kafasının tepesinde cam fanus gibi bir şey)... O ikisinin ciğer gelişimi yetersiz olduğu için doğduklarında ilaç vermişler. Şu anda üçü de hastanede yoğun bakımda. Ne zaman çıkacakları gelişimlerine göre belli olacak. Dualarınızı bekliyoruz.

Ben, üç bebek doğurup hastaneden eli kolu boş bir şekilde bugün eve geldim. İyiyim ama onlara şu anda benden daha iyi bakıyorlar, bebeklerim eve gelene kadar kendimi toparlamalıyım. İki kez yanlarına girebildim, ilk akşam ve bugün çıkarken. En zayıf bebeğime dokunamadım ama diğer ikisine dokunup azıcık sevdim. Hislerimi şimdi anlatamam daha sonra uzun uzun yazarım. Maşallah yavrularıma, inşallah çabucak sağlıkla toparlarlar. Oğlum sarışın, minik kızım da açık kumral gibi, tombiş kızım ise simsiyah saçlı aynı ablası. Tombiş diye yazıyorum gülmeyin işte en tombişi o. :)

Sevgiler.

Posted by Picasa

9 Kasım 2007 Cuma

31 hafta kontrolü

Dün kontrolüm vardı, doktorun cumartesi işi olduğu için perşembeye randevu almıştım ve dolayısıyla da eşimsiz gittim. Kızkardeşimi götürdüm, eşim sıkı sıkı yalnız gitme diye tembih edince.

Herşey normal görünüyor, bebekler haftalarında, kol bacak boyu falan uzamış, büyüyorlar. Artık kilo ölçümleri pek doğru olmaz dedi doktor, çünkü içersi karmankarışık :). Ölçtü kilolarını ama geçen seferden pek de fazla çıkmadı. Ortalama 1770 civarı ölçtü. Aldılarsa 20-30 gr falan almışlardır herhalde. Ya yine ben hiç kilo almamışım. Eee ben kilo almayınca bu bebekler nasıl fazla kilo alsın ki. İki hafta önceki doktor kontrolünde 83.5 kilo gelmiştim, bu sefer 83.3 geldim. Hep aynı kıyafetle yani hamile pantalonu ve üzerine bir tişort veya bir kazakla (dün) tartılıyorum. Evdeki tartıdan da ben anlamıştım zaten yine kilo almadığımı. Üçüz hamileyim ve kilo almıyorum çok ilginç. Doktor bebeklerin büyükükleri haftalarında olduğundan kilo için bir şey demiyor.

Kızıma 66 kilo ile hamile kalmış ve 83 ile tamamlamıştım. Üçüzlere 72 kilo ile başlayıp halen 83 kiloyum. Taktım ben bu olaya, aman zayıf kalayım, şişmanlamayım gibi bir derdim yok. Yeterki bebekler kilo alsın. Artık doktor kontrolüm haftada bir. Haftaya cumartesi randevum, tabi o güne kadar acil bir şey olmazsa. Bu hafta yediklerime daha da dikkat edeceğim. Bol bol süt içeceğim bakalım yarayacak mı bebelere. Ne kadar kilolu doğarlarsa o kadar çabuk toparlarlar.

Az kaldı doğuma söyleyeyim, 34 dolunca almak istiyor doktor, herhangi bir riske girmeden, bebeklere anne karnında bir şey olmadan. Bu demektir ki 3 hafta var. Benim biraz daha bekleyelim inadım tutmazsa tabi...

Yardımcı arıyorum hala, üçüz duyunca Türkmen kadınlar bile kabul etmiyor :(

İşte son durumlar böyle...

5 Kasım 2007 Pazartesi

Her telden

Yazacağım çok şey var ama bir türlü toparlayamadım. Haftalar sonra dün ilk kez doktor kontrolü dışında bir yere gittim. :) Doğuma sebep olacak bir şeyler de olmasın diye dua ederek. Eşime bıraktığım onun da bu zamana kadar salladığı işler vardı ya onlardan biri de bebişler için dolap almaktı. Benim karnımın son hali ve doktorun da yalnız kalmayın suyunuz gelebilir cümlesinden sonra bizimki elini çabuk tutması gerektiğini anlamış oldu. :)

Cumartesi günü çıktı, modoko, ikea ve tepehome gezmiş. Sonuçta en çok tepe home daki dolapları beğenmiş, bir de ikea'dan da olabilir diyordu. İki seçeneğimiz vardı yani ya Ikea'dan alıp içini düzenleyeceğiz, ya da Tepe'den içi hazır alacağız. Tepe'de aynı zamanda indirim de var. Ikea'dakinin dış kaplamasının kenarlarını beğenmemiş, atabilir gibiydi dedi, tepedekiler güzeldi. İstersen seni tepeye götüreyim bir bak dedi. Ben de pazar günü kendimi iyi hissediyordum, iyi hadi gidelim bakalım dedim. Fazla yorulmadan, gezmeden bakarım dedim. Kızımla teyzesini evde bıraktık ve gittik. Tepe'dekileri ben de beğendim. 3 kapılı bir dolap ve dar yüksek bir şifonyer aldık bebişlere. Yalnız iki renk beğenmiştik, ikisi de hazırda yokmuş, şans, bir ay sonra gelecek... 6 Aralık teslimat tarihi verdiler. O zamana ne olacağımız meçhul ama napalım, idare ederiz. :) Koku derdi yok en azından dolapların, kaplama.

Otura otura baktım herşeye ama yine de çok yoruldum. Karı koca başbaşa yemek de yedik, rahat rahat, kızım doğduğundan beri onsuz hiç hatırlamıyorum yediğimizi. Bir de prenses yüzünden genelde Sultan Ahmet Köftecisi'nden yiyorduk. Çünkü dışardan yiyebileceği, dökmeyeceği ve bizi üzmeyeceği tek şey köfte.

Hazır o kattayken Mothercare'e girdim. Bir şey alacağımdan değil, sırf ne var ne yok diye. Premature bebek kıyafetlerini oradan al diyorlardı hep. Baktım bir bir tane tiny baby pijama takımı, alt üst ve de şapkası 40 lira. Yuh dedim yani, indirim döneminde uygun olabilir ama normal zamanda kazık mı kazık bence. Para basmıyorsanız, aileden çok zengin değilseniz, çok çalışarak kazanıyorsanız ne işiniz var orada? Premature bebeği olacaklara tavsiyem gidin kardeşim eminönüne, alın İdil Bebenin premature bebek giysilerinden. Miss gibi hem kaliteli hem Türk malı.

Neyse işte dün de böyle geçti, bizim prenses de teyzesini çok üzmüş biz yokken. Beni anneme götür, annemi özledim, onun arabasıyla götür falan yapmış, pek adeti değildir aslında kaç kere teyzesiyle bırektık. Teyzesi biz geldiğimizde patlamak üzereydi, çok yıpranmış zavallı, sinirinden ağladı. Sen doğuma gidince ne yapacak bilmiyorum diyor. Aslında fırsat olsa da teyzesini biraz gönderebilsem, dinlense, prenses de kıymetini anlasa, ama imkan yok şimdi.

Hormonların beni pek etkilemediğini sanıyordum ama yanılıyorum. Kendime baktıkça görüyorum ki üçüzlerden dolayı hormonlarım beni çok etkiliyor. Kendimi normal sanıyorum ama hiç değilim. Herşeyi büyütüyorum.

Blog arkadaşlarından bazıları ikinci çocuk yapsam mı yapmasam mı diye yazmışlar. Kendimi iyi hissettiğimde yapın, hissetmediğimde yapmayın diye yorum yazıyorum :)) Dengesizim yani... ;)
Ama açıkcası bu hamileliğimde o kadar zorlandım ki, küçük bir çocukla ağır bir hamilelik gerçekten çok zor. Mutlaka insanın yanına biri gerek.