13 Mayıs 2012 Pazar

Anneler gününde merhaba...

Anneler günümüzü kutlayarak merhaba diyorum. Yavrularımızla nice güzel anneler günleri yaşamamız dileğiyle, herkese sevgiler saygılar.

Bu üçüz annesi neler yapıyor diye içinden geçiren varsa söyleyeyim. 4 çocuğum kendileri oynuyorlar, bugün anneler günü hediyeniz beni biraz rahat bırakmak olsun dedim. Onlar da kendileri oynuyorlar, 2 saattir ara ara yoklasalar da bana bulaşmadılar. :)

Birazdan kalkıp çok sevdikleri bir şeyi pişireceğim. O zamana kadar yazayım dedim. Ablamız okullu oldu. Birinci sınıfı başarıyla bitirmek üzere. Öbür boncuk kızlar yuvaya devam ediyorlar. Kasım doğumlu olduklarından eylülde 58 aylık olup önümüzdeki okul dönemi de yuvaya gidecekler.

Oğluş büyüyor, akıllanıyor. Halen tek başına oturamasa da her şeyi anlıyor. Tedaviye devam. Konuşma adına biraz gelişmelerimiz var. Anne, baba, dede, mama, bu, buraya, hadi, hadi ge, eyi (iyi) gibi kelimelerimiz var. Çok şükür.

Acil mutfağa gitmem lazım, öpüldünüz.... :)

Bir garip üçüz annesi...

28 Kasım 2010 Pazar

3. doğumgünümüzü kutladık :)

Çoooook uzun aradan sonra merhabalar...


Merak edenlere; üçüzler ve annesi iyiler...

15 kasımda üçüzlerim 3 yaşlarını doldurdular, okulda ve anaannede doğumgünlerini kutladık. Okulda diyorum çünkü kızlar okula gidiyorlar eylülden beri. Ablaları yuvanın anasınıfına, onlar da 3 yaş sınıfına gidiyorlar. Oğlucum da benimle beraber arada bir ziyaretlerine gidiyor. Onun da okulu ayrı (rehabilitasyon merkezi) zaten diğerlerine göre oğluş hep okula gidiyor.

O kadar uzun zamandır yazamadım ki neleri anlatıp neleri anlatmadığımı bile farkında değilim. Mesela bir yılı geçti taşınalı, bahçeli bir eve geçtik çocuklar için. Sonra bu yaz ilk kez çocuklarla tatile gittik, uzun yola çıktık ve çok zorluk yaşamadık. Sadece araba tutuyor kızları :).

Sonra tatil dönüşü kızların altını açtık, tuvalet eğitimine başladık, hala ufak kazalar oluyor. Gece açamadım sadece gündüz açıklar. Henüz geceye onlar da ben de hazır değiliz.

Ağustos ortasından beri yatılı kimse yok, hepsine kendim bakıyorum. Şu anda sadece haftada 4 gün temizliğe gelen biri var, gerektiğinde yardım ediyor.

Henüz yeniler diye servise vermedim sabah bırakıp akşam alıyorum. Her sabah 4 çocuk hazırlayıp çıkıyorum. Oğluşla 3 sabah rehabilitasyon merkezine gidiyoruz. Esim hafta içi sehirdışında, her şeye ben bakıyorum. Maşallah süperim ya da ben kendimi öyle hissediyorum :)) Ne zaman fire veririm bilemem ;)

Oğluş kocaman oldu, algısı oldukça iyi herşeyi anlıyor ama konuşamıyor, hala desteksiz oturamıyor ve yürüyemiyor. Aklınıza gelirse dua ediverin seviniriz. Baskasinin baskasina duasi kabul olurmus ya onun için yani... Çok yakışıklı bir oğlan maşallah, millet görünce çok da yakışıklı olcakMIŞ diyorlar :o yani!!!!

Herkes uyudu benim dışımda, bilgisayara dokunacak vaktim olmuyordu kaçamak yaptım. Yazacak başka bir şey aklıma gelmiyor. Herkese bizden sevgiler...

27 Mart 2009 Cuma

27 Mart 2009 da biz

Şu anda üç meleğim uyuyor. Onlar uyanmadan ne kadar yazabilirsem... :)

Kara kızım fıldır fıldır yürüyor, gamsız, gezsin tozsun, koltuk tepelerine çıksın. Bıdık bıdık gezen evin bıcırığı, her an arkanızda bitiverir. Gözlerinin içine giren bir sürü siyah saçı var, toka takmazsak orman kaçkını gibi...

Minik kedim, cilveli kuzum, yeni yeni yürüyor, bir şeylere kızınca kafasını çevirip tafralar atıyor. Babayı görünce kucağına atlıyor. Oturup oyun oynamayı daha çok seviyor. Saçlar düz düz kızıl ama koyuluyor sanki, arkadan uzuyor, erkek çocuğu gibi komik.

Kızlar baba, dede ve mama dışında konuşmuyorlar herşey ıh ıh işaretle.. Bazen birbirlerine çığlık atarak konuşup gülüyorlar. Çok alemler. Oğluşum ise anni anni diyor. Başka bir şey demiyor.

Oğlumun fizik tedavisine devam ediyoruz. Son haftalarda köpek ve azı dişlerini patlattığı için çok ağlıyordu. Benden başka kimsede durmuyordu, bende bile. Bu hafta daha iyi çok şükür. Hala tam dönme yapamıyor ama eskisine göre gelimeler var, kafa daha iyi, sol kolda uzanma çok ilerledi, sağda da hafiften uzanma başladı. Göz takibi oldukça arttı, artık etrafla daha ilgili. Sırtı biraz daha iyi oldu falan.. Insallah donmelere de baslarsa gerisinin geleceğini umut ediyoruz. Bana aşırı düşkün uyanık olduğu tüm zamanlarda yanından ayırmıyor.

Kızlara sevin onu diyorum kafasını okşuyorlar, sarılıyorlar. Kızlar çok sert davranmadıkça o da ağlamıyor artık. Çok şekerler.

Kardeşim hala benimle kalıyor, bir de gunduzlu ev işlerine yardımcı geliyor. O şekilde bakıyoruz çocuklara. Bazen hepsi ağlıyor, ev tımarhane gibi oluyor ama o kadar şekerler ki hepsi geçiyor.
Oğluşum uyandı ağlıyor...

1 Kasım 2008 Cumartesi

Biz buradayız :) ...

Ne kadar da uzun zaman olmuş ben bir şeyler yazmayalı, blog okumayalı... Bebişlerim bir yaşına geldiler, ayın onbeşi doğumgünleri :) Nasıl geçti bu bir yıl yani jet hızıyla desem yeridir. Bir koşturmacadır devam ediyor işte...

Bebişler süper. Kızları otur seyret tam filmlik.. İkisininde ağzında emzik birbirlerininkine saldırıyorlar. O onunkini ağzından çekip alıyor, öbürü diğerininkini. Elindeki oyuncağı bırakıp kardeşininkini alıyor, diğeri geri alıyor, alamayan sonunda bağırıyor... Kara kuzum emekliyor ve tutunup dikiliyor ama henüz pek sıralamıyor. Minik kuşun adı da minik kedi oldu tam kedi gibi çünkü bu kadar olur. O da sürünerek gidiyor çok komik, çok az emekleyip pat kendini yere atıyor ve sürünüyor. O da tutunup kalkıyor. Çok şekerler maşallah... Bastığın yere dikkat edeceksin her an bir bebek çıkabilir :) Ablamızla kıyaslamıyoruz tabiki bu bebişleri yoksa o 11 aylıkken yürümüştü. Gerçi üçüzler düzeltilmiş 9 ay 20 günlükler, bazı gelişimlerine düzeltilmiş tarihe göre bakıyoruz ama fiziksel gelişimleri yani boy ve kiloları, aylarını yakaladı hatta geçti bile o yönden artık doğdukları tarihe bakıyoruz.

Pamuk oğluşuma gelince, o henüz kafayı tutmakla meşgul. Fizik tedaviye devam ediyoruz, yolumuz uzun ve çetin. Ufacık şeylere seviniyoruz, elini açtı onu bunu tuttu, kafayı daha uzun tuttu falan gibi. Ağlamaları çok şükür azaldı ama iki dakika olsun yalnız kalmak istemiyor, uyanık olduğunda sürekli biri onunla ilgilenmezse kıyameti koparıyor. Şımarık tatlı oğluşum benim sevip oyna kıkırdasın :). Haftada 4 gün götürüyorum, biri bireysel eğitim diğer üçü de fizik tedavi seansı. Cuma günü nörolog kontrolü vardı, hala ilkel refleksleri var dedi doktor ama sevineceğimiz tek şey artık kafayı daha iyi tutuyor. Tüm vücut tutulumu olan serebral palsiliymis benim oğluşum. Epilepsisi şimdilik yok ama EEG çektireceğim her ihtimale karşılık, inşallah hafif de olsa bir şey çıkmaz. Beyinde bu kadar hasar olanlarda epilepsi görülme olasılığı yüksekmiş.

En son bayramda minik kedi olmak üzere hepsi alttan ve üstten 4'er dişini çıkarttı. Sırada azılar var, aman Allahım diyebilirim bu diş çıkartmak bebişler ve aileler için tam bir kabus...

Bilgisayar başına oturmak için hiç vaktim olmuyor, oğlanı uyutup kendim de seriliyorum. Bugün biraz uykum kaçtı da fırsat buldum.

Bebişlerim iyi güzel de eylülden beri bronşit ile uğraşıyoruz. Tam iyileşiyorlar tekrar bir nezle peşine öksürük. Artık bir de alerji uzmanına göstereceğiz. Bronşit için bildiğiniz bitkisel tedavi yöntemleri yazarsanız sevinirim. Mesela bizim doktor ilaç ilaç nereye kadar, harnup (keçi boynuzu) pekmezi verin, ıhlamur içirin dedi. Bir de 7 tane keçi boynuzunu üçe bölün 21 tane olacak, onu suda veya sütte 7 dakika kaynatın, bunu sabah akşam bir çay bardağı içsinler dedi.

Ablamızın kıskançlığı bebekler büyüdükçe arttı. Bu aralar çok hırçın. Tüm cümleleri hayır ile başlıyor, hiç söz dinlemiyor. Bebişleri de hafiften itmeler ve zarar vermeler başladı. Haftanın 5 günü yarım gün kreşe gidiyor. Orada yemeklerini yese de evde yemiyor falan filan. Sonunda bir uzmandan yardım almaya karar verdim çünkü artık başa çıkamıyorum ve sabrım da kalmadı. Oğlumun okulundaki (spastik çocuklar merkezi) psikoloğa götürdüm. Geçen hafta başladık bakalım bu hafta da gideceğiz. Haftanın 5. günü de onu götürmek için çıkıyorum yani. Tüm bunların sayesinde 4 çocuk annesi gibi durmuyorum artık, bayağı inceldim :)).

Bakalım bebişlerin doğumgünlerini yaparsam belki modifiye doğumgünü fotosu koyarım. Bebişlerimin de ilk doğumgünleri şöyle evi süslesek de güzel bir parti versek fena olmazdı yani. Özledim börek çörek yapmayı zaten. :))

Arayı fazla uzatmadan bebişlerimin günlüğüne yazabilmek umuduyla, tüm okuyan ve merak edenlere sevgiler...

6 Temmuz 2008 Pazar

Premature Takibi

32 haftalık premature üçüz annesi olarak yaşadığım bazı tecrübeleri, öğrendiğim bazı önemli konuları ve uzman isimlerini unutmadan paylaşmak için bu yazıyı yazmaya karar verdim.

- Premature bebeklerim yoğun bakımda 2 ve 3 hafta kaldılar. Onları eve getirdikten sonra bizden istenen ve premature takibi için gerekli olan bazı tetkikler vardı. Bunlar:

  1. Gözleri için ROP (Premature retinopisi) muayenesi. Bu muayenemizi Prof. Dr. Murat Karaçorlu yaptı. İstanbul Retina diye bir muayenehanesi var. Araştırmalarıma ve bir kaç doktorun dediğine göre bu konuda İstanbul'da bir numara Murat Bey'miş.
  2. İşitme testi (BERA). Bu testi 6 aylık olmadan yaptırmamız gerekiyormuş. Bazı yerler hafif bir anestezi altında yapıyor çünkü bebeğin uyuması gerekiyor ve test 45 dakika - 1 saat kadar sürebiliyor. Onun için 3,5 kiloyu geçmelerini bekledim ve 5 kilo civarı götürdüm. Bu testi yapan bir çok yer olabilir ama uzman odyolog olması gerekiyor. Araştırdık ve Acıbadem Kadıköy hastanesinde Uzman Odyolog Bengi Fişek hanım, bizim bebişlerin testini hafif bir anestezi altında yaptı. (Minik bir not: Bengi Hanımı çok sevdim.)
  3. Kranial Ultrason: Yoğun bakımdayken çekilmişti ama doktorumuz tekrar çektirmemizi istedi. Bebekler 40 haftalıkken (12 Ocak) çektirdik. Bebek büyüdükçe küçükken çıkmayan beyindeki hasarlar çıkabiliyor. Bu ultrasonda oğlumun beyninde malesef Periventriküler Lökomalazi görüldü. Bu ultrasonu doğum yaptığım hastanede çektirdik. Doktor nöroloğunuza bildirin ve isterse MR çektirin dedi ama o zaman ilk muayene iyi diye nörolog istemedi.
  4. Nörolojik takip: Bebeklerim 40 haftalıkken (10 Ocak) çocuk nöroloğuna götürdük. O zamanki muayenede normaldi ama doktorumuz 3 ay sonraki muayenenin daha önemli olduğunu eğer bir sorun varsa o zaman çıkabileceğini söyleyip bizi nisan ayında tekrar çağırmıştı. nörolog tavsiyemi daha sonra vereceğim, çünkü gittiğimiz nörologda bana eksik gelen bazı yönler var. Bunu spastik bebek tecrübelerimde ayrıca yazacağım...
  5. Bunların yanında yine doğum yaptığım hastanede kalça ultrasonları çekildi ve tiroid hormonunlarının değerlerine de bakıldı.

- Bebeklerim 15 günlük olduğunda vitaminlerine başladık. Devit 3 ve Multitabs kullanıyorduk. Ayrıca 40 haftalık olana kadar günde bir kere folik asit (folbiol tableti seyreltip) mamalarına kattık. Kilolarına göre de Ferrum demir damlası kullanmaya başladık. 2 kiloysa 2 damla, 3 kiloysa 3 damla vs... Şu anda hala Devit, Ferrum ve Multitabs kullanıyoruz.

- Premature bebeklerin aşıları doğdukları tarihten (15 Kasım - Kronolojik tarih) itibaren yapılıyor. Hepatit B aşısını olmaları için 2 kilo olmalarını bekledik. Gelişimlerine ise doğmaları gereken tarihe (10 Ocak - Düzeltilmiş tarih) göre bakılıyor. Düzeltilmiş yaş kavramını 2 yaşına geldiklerinde bırakacağız.

Bizim bebişlerin doğum kiloları gayet iyi olduğu için bunlardan başka bir şey gerekmedi. Sanırım çok daha düşük doğum ağırlıklı bebeklerde daha farklı problemler çıkabilir ve onlara göre de ekstra tetkikler istenebilir.

26 Haziran 2008 Perşembe

Çok oldu yazmayalı...


Ne zamandır elim varmadı yazmaya, neredeyse 2 ay olacak. Oooo neler neler oldu. Öncelikle üçüzlerin hepsi de alltan iki dişini çıkardı. Tek yumurta olmasalar da demek ki üçüzler aynı zamanda diş çıkarıyormuş onu öğrendim. :)

Bizim premature üçüzlerin maşallahları var, fiziksel olarak aynı aydaki bebekleri yakaladılar. Boy ve kiloları çok iyi gidiyor. Ek gıdaya da başladık. Sabah beslenmeleri, kuşluk meyveleri, öğlen çorbaları, ikindi yoğurdu, akşam muhallebisi derken işler bir arttı ki sormayın. Başka bir şeye fırsat yok yani...

Kara kuzum neredeyse emekleyecek, diğeri ise tembel teneke. Bir ara dönüyordu şimdi bıraktı. Yattığı yerden dönmeden oynuyor herşeyle... Oğlumun ağlamaları da oldukça azaltı. Eskiden sürekli gözü yaşlı ağlardı, hiç susmazdı. Şimdi ise kucak ve oyun istediği, sürekli ilgi istediği için şımarıklık ağlamaları var. Pamuk oğlan, bembeyaz çok tatlı şımarık...

Oğluşumun fizik tedavisi devam ediyor, fizyoterapistimiz bize yakın olan part time geldiği merkezden ayrılmak zorunda kaldı, şimdi bizi asıl çalıştığı yere aldırmaya çalışıyor. Bakalım, oraya geçebilirsek iyi olur, çünkü büyük ve kapsamlı bir merkezde çalışıyor. Çok bir gelişme yok oğluşta ama ağlamalar azaldı ya inşallah bundan sonra daha fazla gelişme olur. Bacaklar biraz daha rahat da kolları hala çok kasıyor. Çok emek istiyor.

2 aydır gündüzlü bir yardımcım var, gayet memnunum. oğlumla da iyi ilgileniyor. Yatılı almadım artık, kardeşimle idare ediyorduk. En son Türkmenin tahlillerinde Hepatit C çıkmıştı. Ondan sonra yatılı kimseyi almadım ama kardeşim iş buldu şimdi yine yatılı birini arayacağım malesef...

Ablaya gelince durum vahim, kıskançlıkları oldukça fazlalaştı. Bu akşam yemekte kardeşlerinden kurtulup yine eskisi gibi olmamız için orjinal fikirler üretiyordu.

Bazen çok yorucu ve sinir bozucu olsa da bebişler çok güzel. Özellikle balina kızları ye bitir, pamuk oğlanı da ısır. :)

Uykumdan feragat edip yazıyorum şimdi. Bir ara fırsat bulursam hem premature ve üçüz bebek hem de spastik çocuklarla ilgili edinmeye çalıştığım tecrübelerimi yazacağım.

10 Mayıs 2008 Cumartesi

4 Çocuk Annesi Olmak...

Acayip güzel bir duygu. Uykum kaçtı, uyuyan meleklerime baktım. O kadar güzeller ki. :) Çok şükür rabbime bize bu emanetleri gönderdiği için.

Derler ya kız çocukları babaya düşkün olur. Varsın olsunlar, eninde sonunda yine anneci olacaklar. :) İlk bebişime hamile kaldığımda, daha doğurmadan annemin kıymetini bin kez daha anlamıştım, ne kadar güzel ve ne kadar da zormuş anne olmak. Ama zorlukların hepsi unutuluyor ve sadece güzellikler kalıyor.

Bebişlerimden haberlere gelince; diş çıkardıııık :) Hepsi değil sadece kara kuzum alttan bir tane diş çıkardı. Ayın 7 sinde gördük. Bugün itibariyle düzeltilmiş 4 aylık hanımefendi erkenci davrandı. Zaten ablasının kopyası, bu açıdan da benzeyecek herhalde. Ablası da 5 aylık çıkarmıştı. Bir kaç gündür huzursuzluğu vardı, fazlaca ağlıyordu ama diş aklıma gelmemişti. Diğerleri de erken çıkarmasa bari. ;)

Oğluşumla da fizik tedaviye devam ediyoruz. Çok çabuk sinirlenip ağladığı için evde istediğimiz kadar yaptıramıyoruz. İnşallah şu ağlamaları kesilir de tedaviye daha iyi yanıt verir. Çünkü ağladıkça daha çok kasıyor kendini.

Minik kuşum hani en zayıf olan kuzum var ya şu anda diğerlerinden daha kilolu görünüyor. :) Pufidik maşallah... Ayın ortasında 6 aylık olacaklar ve aşıları var. Prevenarın 2. dozunu ve 5 li karma aşılarını olacaklar. O zaman tekrar tartılırlar ama iki kızın kilosu aynı çıksa da o daha tombik duruyor. Kollar bacaklar daha boğum boğum. Boyu yarım santim diğerinden kısaydı. Merak ediyorum son durumu.

Premature bebeklerin aşıları doğum tarihlerine göre yapılıyor ama gelişimlerine doğmaları gereken tarihe göre bakılıyor. Bizimkiler ayın 10 unda düzeltilmiş 4 aylık 15 inde ise 6 aylık bebek oluyorlar... Kızlarım ellerini uzatıp oyuncakları tutuyor, ses çıkarıyor, gülüyor. Bizleri takip ediyorlar. Tam dönüyorlar artık. Yüzüstü döndükten sonra geri dönemiyorlar henüz. :) Kınalı kuzu bas bas bağırıyor sonra... Kara kuzum dönmeye daha önce başladı, kınalı kuzum da ellerini uzatmaya daha önce başladı. Gelişimleri farklı ama birbirlerini yakalıyorlar maşallah... Eller hep ağızda, hele biri başparmağı yakalıyor sürekli çekiyorum, pişt olmaaaz diye :) Kurtaramayacağız galiba parmağı...

Oğluşum da gıdısından öpülmeye bayılıyor, ağzını aça aça gülüyor çok tatlı oluyor. Çok oynatıp gıdıklarsan sesli sesli gülüyor. Gülerek ve biraz ses çıkartarak tepki veriyor. Çıngıldak zürafayı çok seviyor ve ortasına bastırınca çıkan sese çok gülüyor. Göz takibi var ama süresi kısa, uzatmaya çalışıyoruz. Henüz dönemiyor ve ellerini ağzına götüremiyor, kollar çok kasılıyor, ona sinirleniyor.

Ablamız da geçen pazar geldi ve geri gidicem diye ağladı, geri gitti. Ama biraz bozuk çaldık bu hafta telefonda geri gittiği için. Gelmek istiyor artık. Babası ağlayarak istediğini yaptırdığı ve bizde kalmadığı için çok bozuldu. Bu akşam gidip alacak. Telefonda annecim nasılsın diyor, üzgünüm kızım sana sarılıp doya doya sevemeden geri gittin diyorum. Gülüyor, evet geri döndüm diyor. Biraz bizde kal, sıkılınca havalar iyice ısınınca yine gidersin diyorum. Bazen hiç gitmicem diyor, bazen de onlara 5 gün sonra yine gelicem diyor. :)

Anneler gününüz kutlu olsun. Nice yıllar yavrularınız etrafınızda cıvıldasın... :)

26 Nisan 2008 Cumartesi

Gelişmeler...

Son yazdıklarımdan bu yana oldukça yoğun günler geçirdim. Rehberlik araştırma merkezi randevumuzu oldukça erkene mayıs başına verdi, randevuya kadar sağlık kurulu raporunu yetiştirmemiz gerekiyordu onun için uğraştık. Daha doğrusu erikciğimin taaa uzaklardan eli buralara yetişti ve randevuydu doktor kontrolüydü gibi işleri bir çırpıda hallettik. Raporu da bir hafta sonra vereceklermiş, çok sağol erikciğim, sen de bir çırpıda mucizeni kucağına al inşallah...

Bir de Beşiktaş'taki fizyoterapiste gittim ama hem her daim trafik var, hem kadına içim ısınmadı, hem de oğlum çok aşırı ağlıyor o kadar yolda çok hırpalanır diye ona götürmekten vazgeçtim.

Buradaki bayan fzt'e çok kanım kaynadı, işinde çok daha iyi gibi. Cuma günü başladık tedaviye hayırlısı Allah'tan. Bir sonraki nörolog kontrolünde yani 2 ay sonra bir gelişme olup olmadığı anlaşılır, o zaman duruma bakarız. Haftada iki kez merkezde üçüncüsünde de evine götüreceğim inşallah. Yoksa 3 gün ayıramıyor.

Bana terapist tavsiye eden üçüz annesi arkadaşlarım Tülay'a, Esra'ya ve Nihal'e çok teşekkür ederim. Biliyor musunuz bana bu durumda yardım eden, konuştuğum arkadaşlarımın hepsi internetten... Sıkıştığımda bunaldığımda arayıp bir şeyler sorabiliyor veya yardım isteyebiliyorum tıpkı yaban eriğinden istediğim gibi. Destek olan ve bizim için dua eden herkese çok teşekkür ederim, iyi ki varsınız.

Moralim iyi, oğluşum için elimizden geleni yapacağız. İnşallah iyi olacak. Bebişlerim çok büyüdüler, bir görseniz diyeceğim ama :))) Kara kuzum dönmeye çalışıyor, kalın bir sesi var ve sesler çıkarıp konuşuyor. Sürekli ellerini yemek istiyor. Çok komik. Kınalı kuzum da acayip komik bir bebek, pufidik. Çok güler yüzlü maşallah, çok sosyal biri olacak gibi, hiç bize benzemiyor. ;) Ellerine hayran, oyuncaklara uzanıp tutmaya çalışıyor. Oğluşum zaten pamuk oğlan, yaygaracı ama çok tatlı. Doğduğunda kurbağaya benziyordu, büyüdükçe güzelleşti. :)) Üzeri ayıcık desenli içi elyaf bir oyun örtüsü yaptırdım halının üzerine, koyuyoruz bebekleri, oynuyoruz.

Bakıcı durumlarını anlatsam mı, sıkıldım bu konuyu yazmaktan. Son iki haftadır kalan Türkmen bayandan memnunduk ama test yaptırdım hepatit C çıktı. Yarın gönderiyorum. Kaldık yine kardeşimle ikimiz. Yatılı yabancı falan istemiyorum artık, nedir bu ya, hepsinde bir problem. İlan verip gündüzlü Türk birini alıcam, bebişlerin gelişiminden falan da anlasın. İki yardımcıdan vazgeçtik şimdilik. Bebişlerin ilk zamanları 3 kişi bile yetmiyordu ama artık değişti. Sadece banyo yaptırırken zor oluyor o kadar.

Ablamız bir haftadır anneannesinde kalıyor, çok özledim. İlk kez bizden ayrı kalıyor. Halinden çok memnunmuş, denize nazır balkonda kahvaltı edip, bahçede oynuyormuş. Çok bunalmış bebek ağlamalarından diyor annem. Bebişlerin fotoğraflarına bakıp bakıp şimdi uyuyorlar bakın ağlamıyorlar falan diyormuş. Hiç geleyim falan demiyor. O olmayınca ev çok sessiz geliyor. Değil üçüzler, beşizler bile olsa evde, ben kızımı özledim.

19 Nisan 2008 Cumartesi

Fzt Görüşmesi

Kafam oldukça karışık, oğluşumun sorunu ile ilgili herşeyi öğrenmeye çalışıyorum. Internet, arkadaşlar, doktor arkadaşlara sorular gibi yollara başvurarak. Fizik tedavide devlet yardımı alabiliyormuşuz onu öğrendik.

Bulunduğumuz ilçenin RAM (rehberlik araştırma merkezi)'inden randevu alıp sonra bebek için çocuk nörologu olan bir devlet hastanesinden heyet raporu alıyormuşuz. Sonra bu raporla RAM'e gidip onaylatıyormuşuz. Bir de onlar bakıyorlarmış, sonrasında da istediğimiz bir fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezinde haftada iki kere fizyoterapist yardımı alabiliyormuşuz. İyi bir şey bu, çünkü nörolog doktorumuzun olduğu özel hastanedeki fizyoterapiste gitsek haftada 3 seansdan ayda 12 seans oldukça zor olacak bizim için ki tedavi de çok uzun sürecek zaten. O yüzden devlet yardımından faydalanmak daha mantıklı geldi. Kalan seansları biz öderiz sorun değil, bebişim iyi olsun da.

Neyse iki arkadaştan iki fizyoterapist ismi aldım. İkisiyle de telefonla görüştüm. Eşimle sabah görüşmeye gitmek için konuşurken bir de başka nörologa göstersek mi diye bir nörolog adı da verdim. Belki o da bize fizyoterapist önerir dedim ve sonunda eşimi kızdırdım. Tamam karıcığım bir sürü doktora götür ama bir de kendine psikolog ayarla dedi. Kafan karma karışık benimkini de karıştırıyorsun, ne istediğine karar ver ona göre gidelim nereye gideceksek dedi. Eee haklı adamcağız ne diyeyim. Sonunda nörologdan vazgeçtim. Çocuk fizyoterapistine götürdüm, görüştük. Oğluşumla uzun müddet ilgilendi, bana pozisyonlamalar gösterdi ki bu sadece görüşmeydi. Evimize çok yakın bir merkeze geliyormuş haftada iki gün. Çok beğendim hanımı, ilk fizyoterapistten çok farklı. Bebekle çok daha iyi bir iletişimde. Onun yakın arkadaşıymış ama onun büyük çocuklarda daha başarılı olduğunu söyledi ve bize önerdiği haraketi yapmamamızı söyledi, bizim bebiş çok küçük olduğu için uygun değilmiş. Haftanın iki günü bize bakabilecek, ben bunu az bulduğumu söyledim. Kalan zamanda benim yapmam gerekiyor, tabiki yapacağım ama kendime güvenmiyorum henüz. Bebek küçükken uzmanından daha yoğun tedavi alsın ki daha iyi olsun istiyorum. Diğer aldığım çocuk fizyoterapisti ismini söyledim, gözü kapalı götürebilirsiniz dedi. Ama onun da sorunu karşıda olması. Git gel trafikte çok büyük problem olabilir, oğluşum çok ağlıyor, arabada da susmuyor malesef. Neyse eşimle ve fzt ile tekrar konuştum ve haftada iki gün bu hanıma, üçüncü gün ve gerekirse dördüncü gün ise karşıdaki doktora götürmeye karar verdim. İki fzt koordineli çalışabiliriz dedi doktor. Bu da bizim için daha iyi olur kanatindeyim, eşim önerdi aslında bu şekli. Benim böylelikle daha az yorulacağımı ve çocuğun da daha az yıpranacağını düşünüyor.

Önümüzdeki hafta karşıdaki merkeze de gideceğiz, görüp konuşmaya ama en azından buradaki merkezde tedaviye başlayacağız inşallah. Bu arada resmi prosedürü zaman içinde hallederim. Bayağı bir angaryası var bu devlet işlerinin, bürokrasiden nefret ediyorum. Bir türlü çözemediler şu börokrasi sorununu. Bu RAM randevusu falan öyle bir kaç ay sonrasına veriliyormuş. Kolay değil yani.

Karar vermek insanı oldukça rahatlatıyor. Tedaviye başladıktan sonra sebat edip devam ettirmek, öyle o doktor senin bu doktor benim gezmemek gerekiyor. Çocuğu geriletir öyle bir durum. Ben de zaten işin başında yapıyorum her ne yapıyorsam.

Ben bunları yazarken kara kızım öksürdü, öksürüyor sanki bir kaç gündür. Allahım ne olur bronşit olmasın yine, hasta olan kimse de yoktu ki...

17 Nisan 2008 Perşembe

Bizden haberler

Yorumlarınıza çok teşekkür ederim. Bu günlüğü açalı bir yılı geçti. Ne çok şey paylaştım. Acaba hamile kalacak mıyım derken üçüz haberi, nasıl doğacaklar derken doğum ve yaşam mücadeleri ve şimdi de bebişimin durumu. Evet bundan sonra üçüzlerin büyümesini okurken bir yandan da serebral palsili bir bebeğin ve ailesinin yaşadıklarını okuyacaksınız. Malesef premature olmasından dolayı oğlumun beyninde PVL denilen hasar var ve bu haraket zorluğuna sebep oluyormuş. Zeka geriliğine sebep olup olmadığı ise şimdiden bilinmiyor. Biraz daha büyüyünce ortaya çıkıyormuş. Genellikle spastisiteye (kas tutulumu) sebep olurmuş, zeka normal olabilirmiş ama bu hasarın büyüklüğüne ve etkisine bağlı.

Bebekken fizik tedaviye başlanınca oldukça olumlu sonuçlar alınıyor, geç de olsa bebek oturabiliyor ve yürüyebiliyormuş. İnşallah benim oğlumda da iyi sonuçlar alırız ve o da kardeşlerini yakalayabilir. İnşallah MR sonucunda yazan kötü şeylerin etkisi fazla değildir. Pazartesi başlıyoruz fizik tedaviye. Haftanın 3 günü götüreceğim, evde de devam edeceğiz. Şimdiden bobath topumuzu ve ten, sarı, kırmızı, yeşil thera bandlarımızı aldık.

Fizyoterapistle ilk görüşmede gözyaşlarımı tutamadım. Bir de orada başka hasta görünce. Fzt, bana her çocuk farklı sizinki de böyle olacak diye düşünmeyin dedi. Uzun bir maratona başlıyoruz hayırlısıyla, Allah yardımcımız olsun.

Yardımcı durumunda da pazar akşamı bir aracı Türkmen bir bayan getirdi, şimdilik duruyor, çalışacakmış gibi konuşuyor ama hiç belli olmaz, aniden fikir değiştiriyor bu yabancılar.

12 Nisan 2008 Cumartesi

Çok üzgünüm...

Evet çok üzgünüm, ağlıyorum. Bir yandan da güçlü olmam gerek diye kendime telkinde bulunuyorum. Bebeklerimden birinde haraket bozukluğu var ve fizik tedavi gerekiyor. Sebebi bilinmemekle beraber, premature bebek olması başlıca bir sebep zaten. Diğer ikisi iyi, şimdilik çok şükür...

Çok uzun bir tedavi süreci bizi bekliyor ve neredeyse bütün yük de annenin üzerinde olmak zorunda. Her zaman aklıma gelirdi, böyle bir durum olsa başkalarında okuduğum o özverili, güçlü annelerden olabilirmiyim diye. Bilmiyorum...

Ne yatılı ne gündüzlü yardımcı var, ben bebeği alıp gideceğim her gün, kalan üç tane ne olacaksa!?

Unutmayın dualarınızda minik yavrumu ne olur...

31 Mart 2008 Pazartesi

Bakıcılar Kaçtı...

Bebekler iyiler, büyüyorlar, oglum hala cok ağlıyor. Bakıcı kaçıran koydum adını...
Gunduzlu yardımcının kızı hastalandı ayrıldı. Bir hafta sonra dun yatılı bakıcı üç bebek bakamıyorum diye ağlamaya başladı. Topladı eşyalarını gitti... Ağlaya ağlaya, gören de bir şey yaptık sanacak...
3. yatılı da gitti, sırada 4. yü bulmak var hayırlısı bakalım...
Ne diyeyim zor durumdayız, kızlarım rahatladılar onlara bakmak da kolaylaştı ama oğlum felaket... Aman oğlan doğurmayın diyormuşum :)))

21 Şubat 2008 Perşembe

3 ay (-2) :)

15 şubat itibariyle 3 aylık oldu meleklerim. Geçen hafta perşembe doktor kontrolümüze gittik, verem aşılarını oldular. Kilolarını boylarını ölçüldüler. Bir aylık bebek büyüklüğündeler, gayet iyiler maşallah... Kızların kusma problemi için AR mama kullanmaya başladık iyi geldi. Gaz problemimizi daha birkaç ay çekeceğiz, biz alıştık da bebişler gözlerinden yaşlar aka aka ağlıyorlar bu gaz sancısından...

Bebeklerdeki viral enfeksiyondan sonunda abla da çıkardı. Ama onunki çok hafif geçti. Cuma günü onu da 3 yaşını doldurduğu için kontrole götürdüm hem de enfeksiyon için ilaç aldım. Döküntüler çok kaşıntı yaparsa diye ama yapmadı...

15 Şubat Cuma benim için kara gün oldu tabi, dört çocuk annesi ne işin var senin gezmekte otur evinde... Kızımla kaçamak yapayım nasıl olsa evde bebeklere bakan var diye doktordan sonra bastım Tepe Nautilusa gittim. Biraz gezip yemek yeyip dönecektik... Bu arada mağazalara da bakacaktık. Neyse LCW'de çocuk giysilerine bakarken kızım elbise beğendi ben de ona deniyordum olacak mı diye, adamın biri de kıyafetlere bakar gibi yapıp etrafımızda dolanıyordu. Olan oldu, ben kızımla uğraşırken gafletimden faydalanan adam çantamın içinden cüzdanımı çalmış. Her zaman boyundan çanta takarım bu sefer üstten fermuarlı omuza takılan çantalardan almıştım yanıma. Bir müddet sonra bir baktım çantamın fermuarı yarım açık içinde cüzdan yok. Hemen mağaza yetkililerine haber verdim, kredi kartlarımı kapattırdım. Aslında bir 5 dakika sonra farkettim ama iş işten geçti işte... Ehliyetim, kimliğim, tüm çocukların nüfus cüzdanları cüzdanımdaydı malesef. Sağlık sigortası kartları vs... Biraz da param vardı. Binanın kamera kayıtlarından baktık ama görünmüyor, mağaza kamera kayıtlarından bakılsa görünecekti kim olduğu adamın yüzünü görmüştüm ama kayıtları şirketten istemeleri gerekiyormuş. Aslında işkillenmiştim de ama çantamın içinden alacağı aklıma gelmemişti. Polise gittim, şikayetci olsam da bir şey değişmezmiş, ispat edemezsem bir de adam bana karşı dava bile açabilirmiş. Bir de savcı bir kaç kere çağırırmış git gel yaparmışım falan filan. Kayıp tutanağı tutturdum sadece. Yine de içim hiç rahat etmiyor, ehliyetim ve cüzdanım oluca adıma şirket bile kurabilirler, her türlü dolandırıcılığı yapabilirler. İnşallah benim başıma böyle şeyler gelmez. Allah tüm hırsızları bildiği gibi yapsın.

Kimlikleri tekrar çıkarttım salı günü, dün de ehliyet için başvurdum, bugün gidip almam lazım Bostancı'dan almıştım yine oraya başvurdum ama canım hiç gitmek istemiyor artık yarın falan giderim, hergün hergün dışarı çıkmak da yoruyor, bebişleri evde bırakıp gidiyorum. Kızkardeşim yine bizde olmasa gidemem de...

13 Şubat 2008 Çarşamba

Gülüyorlar

Bebişlerim artık bize gülümsemeye başladı... :) 10 şubatta düzeltilmiş tarihe göre bir aylık oldular ve artk bizlere gülümsemeye başladılar. Onlarla sadece ben ilgilenmediğim için benden başkasına da gülüyorlar napiim idare etcez artık. ;)

15 Şubatta 3 aylık olacaklar. Hasta etmeden büyütmeye çalışıyoruz. Oğlumun çıkardığı döküntülerden sırayla hepsi çıkardı. Su çiçeğine birebir benzeyen ama suçiçeği olmayan doktorun tanımlayamadığı viral bir döküntü. Allahtan ateş yapmadı çocuklarda. Ama bir iki tane çok büyük olanın izi kaldı.

Yatılı yardımcının üçüncüsünü deniyoruz. İlk gelen Özbek kız üçüz çok zor dedi, çok fazla zam istedi, gitti. İkinci gelen Türkmeni biz beğenmedik bir hafta deneme süresinden sonra gönderdik. Şimdi yine Özbek bir bayan geldi. Dil bilmiyor ama öğrenmeye çalışıyor, bakalım bu nasıl olacak... Gündüzlü gelen idare eder ama bir aydan sonra onu da anladık. Belfıtığım var öyle eğil doğrul yapamam viledayla silerim falan yapmaya başladı, temizlik memizlik işlerini doğru dürüst yapmıyor. Baştan söyleseydi hiç işe almazdım. Yardımcı durumları böyle...

Gece gündüz ağlıyor bebişler, ne çok gaz var inanılmaz. Sıcak havlu koyuyoruz sürekli karınlarına, ilaçlar milaçlar fayda etmiyor. Huzur içinde uyuyamıyorlar, ıkın sıkın pırt, ıkın sıkın pırt.. Arada viyaaaak...

Hepsini şap şap öpüyorum, yiyorum, anneleri değilmiyim her şeyi yaparım :))

17 Ocak 2008 Perşembe

Bizden haberler

Bebeklerim günlerini tamamladılar 10 ocakta, artık sıfır bebekler... Daha doğrusu bugüne göre bir haftalık bebekler... :)
İkisi üç buçuk kilo civarında biri üç kilo 100 gram kadardı en son. Geçen cumartesi aşıları ve kontrolleri vardı. Evdeler, tekrar hasta olmasınlar diye uğraşıyoruz. Her hapşırmaları bizi korkutuyor açıkcası.

Oğlumun kranial ultrasonunda beyninde kistik alanlar çıktı. Ama nörolojik muayenede bi sorun yoktu. Bakalım üç ay sonraki nörolojik kontrolde daha iyi belli olacak bebeklerimde bir sorun olup olmadığı...

İki tane yardımcı ayarladım, gazeteye ilan vererek buldum. Baştan ilan verseymişim hiç sıkıntı çekmeyecekmişim. Biri gündüzlü hem bebeklere hem de yemek ve ev işlerine yardım ediyor. Diğeri Özbek bir kız yatılı, bebeklere bakım için sadece. İkisi de başlayalı bir hafta oldu, bakalım gündüzlü hanımdan memnunum da kız zamanla belli olacak... Annem yanımdaydı ama yardımcı ayarlayınca babam artık geri istiyor, bu haftasonu gelip alacaklar.

Düştüm, omzumu incittim. Hala kolumu rahat haraket ettiremiyorum. Röntgende bir şey çıkmadı ama ciddi zedelendi. Doktor geçmezse MR isteyecekti. MR çektirmeye gitmek de çok zor geliyor şimdi.

Evdeki bilgisayarım bozuldu, tamire gitmesi lazım, şu anda bir fırsat eşiminkinden girdim yoksa bu ara nete giremiyorum.

Bebişlerim çok gazlı, akşamları kolik ağlamaları, üç kişi yetemiyoruz bebeklere... Varsa çözümü söyleyin arkadaşlar. Mamalarına Zinco damlatıyoruz, Nurse Harveys gibi bir ilaç bitki yağlarından oluşan... Gazlarını çıkarıyorlar ama gazları çıkana kadar bizim de canımızı çıkarıyorlar... :)

Herşeye rağmen çok tatlılar MaşaAllah... Sevip bu hallerinin keyfini de çıkarmayı ihmal etmiyoruz. :) Darısı tüm isteyenlerin başına...

Ablamıza gelince durumlar vahim elimizden geldiğince çok ilgileniyoruz ama çok hırçınlaştı, herşeyi bağırarak istiyor. Son günlerde de çişini altına yapıyor arada. Kızmıyorum gayet sakin yaklaşıyorum. Sonunda bir pedagoga gitmek zorunda kalacağız galiba... Kardeşlerini seviyor, onlara karşı bir şeyi yok ama onun için çok zor bir durum sonuçta. Akşamları babası onunla çok güzel ilgileniyor, biz diğerleri için seferberlikteyken...

İşte durumlar böyle, bunları yazana kadar bile ıkırdanıyorlardı artık olay koptu ağlamaya başlıyorlar... :)

2 Ocak 2008 Çarşamba

Kabus gecesi

Bayramın birici günü akşam saat 10, kara kuzumu beslemiş, gazını çıkarmış yerine yatırmışım. Oğlumun altını değiştiriyorum, bir ses geldi kara kuzumdan dönüp baktım, yanına gittim. Ağzından burnundan süt gelmiş. Morarmış, hemen sırtına vurdum, kucakladım. Mosmor, hiç tepki yok, canlılık belirtisi yok, Allahım B.... öldü dedim içimden. Mosmor ölmüş bebek tutuyordum elimde.

Hemen hemşire ziline bastım, sonra kapıya doğru gittim. Tam ben kapıya giderken hemşire geldi, baktı, koştu yardım çağırmaya... Diğer hemşire de geldi. Benim yavrumda tepki yok, nefes almıyor. Sonra yoğun bakımdan bebek hemşiresi koştu geldi. Hemen müdahele etti, bir şeyler istedi. Herkeste bir koşturmaca. Ben o anda onlara bırakmışım bebeğimi seyrediyorum. Ama bir yaandan da ben de bir şeyler yapabilir miyim diye bakınıyorum. Ciğerleri aspire olmuş, süt nefes borusuna ve ciğerlerine gitmiş, hemen ağzından bir şey soktu, sütü biraz boşalttırdı, nefes almaya başladı, sonr bir cihazla ciğerlerine giden sütü boşalttılar. Tabi ben herşeyi net hatırlayamıyorum. Bir yandan da kardeşi ciyak ciyak ağlıyor, onu aldım kucağıma. Hemen ciğerlerinin filmi çekildi, nöbetçi doktor geldi ama o gelene kadar hayata geri döndü bebeğim. Allah bize bağışladı.
Bu arada doktoru aradım, sonra bebek kendine gelince eşimi aradım çağırdım. O evde abla ile ilgileniyordu çünkü.

Yoğun bakımda yer ayarlayana kadar odada yine sepetine koydular. Başına oksijen çadırı koyup, ayağına nabzını ve oksijen saturasyonunu ölçen cihaz bağladılar. Bunlar olana kadar eşim gelmişti. Yalnız, nabzı ve saturasyonu düşüyordu, apnesi vardı. Hemşireler ve eşim sürekli sırtına vuruyorlardı. Yoğun bakımda yer ayarlanınca hemen alıp götürdüler.
O kadar korktum o kadar korktum ki, bunu cümlelerle anlatamam. O gidince iptal olan sinilerim boşaldı. Eşime sarılıp uzun müddet ağladım. Sonraki bir iki gün de gözümün önüne o an geldikçe ağlayıp durdum.

Pazartesi sabahına kadar yoğun bakımda kaldı, ama çok şükür ki çabuk toparladı. Sonra odama verdiler. Besleniyordu da rahat. Ben de kendime geldim onu iyi görünce.
Kalbi de durdu sanmıştım, ama doktor kalbinin durmadığını söyledi. Solunumu durmuş ama o da tam durmamış dedi doktor, yoksa solunum cihazına bağlanırdı, bağlamadık dedi. Eğer biraz daha bir iki dakika daha geç fark etseydim ölmüştü bebeğim. O, o gece gitti geldi. Benim de ömrümden ömür gitti.

24 aralıkta evdeki kızda geldi hastaneye aynı bronşit belirtileriyle, onu başka odaya aldık annemle beraber. Ertesi gün oğlum taburcu oldu, kınalı kızım yani minik kuşum benim odama geçti. İki kızla kaldım. 31'inde kara kuzum taburcu oldu, ben de onunla çıktım. Kalan bebeğimin yanına annemi koydum. Şimdi ben evde ikizlere bakıyorum annem de hastanede üçüncüye. Bu cuma o da çıkacak inşallah.

Bu çocukları bir daha hasta edeceğiz diye çok korkuyoruz. Hastanelerde bölük pörçük kalmak o kadar zor ki. Evdeki abla da krizlerde zaten...

Evdeki yardımcıyı işe başladığından beri öksürdüğü için gönderdim. Evde hasta insan istemiyorum. Şimdi yine yardımcı arıyorum sadece bebeklere bakacak.

Çok güzeller maşallah, ama çok zor gerçekten. Dün ikisi de ciyak ciyak gece yarılarına kadar ağladı, karı koca mahvolduk. Gazları var, kabız oluyorlar vs vs...

Yorgunum, ama ayaktayım. Geçecek bu günler inşallah. Daha bebeklerimin anne karnındaki 40 haftaları dolmadı. 10 ocakta dolacak. Ancak o zaman daha normal bebek büyüklüğüne gelecekler. Şimdi kilo almaya çalışıyorlar.

Not: Bebeklerimizin Akikalarını yani Şükür Kurbanlarını kestirmiştik. Herkes bilmiyor olabilir:
Akika, çocuk nimetine karşılık, Allahü teâlâya şükretmek için hayvan kesmektir. Akika hayvanı, kurbanlık hayvan gibi olmalıdır.
Akika, çocukları belalardan, hastalıklardan korur. Kıyamette, anaya, babaya, ayrı bir şefaat ederler. Erkek çocuk için iki, kız çocuk için bir akika hayvanı kesilir. Kesilen akikadan kendisi ve zengin fakir herkes yiyebilir, pişmiş veya çiğ olarak zengin fakir herkese verebilir.
Kaynak: http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=1189 (netten aradım, kaynak site hakkında fazla bir bilgim yok)

20 Aralık 2007 Perşembe

Hastane, bayram......

Cumartesinden beri hastanedeyiz, oğlum bronşit olmuş. Yani korkulan oldu, çocukları hasta ettik. Mikroplardan koruyamadık. Dün de kara kızım geldi. O da başlıyor ama oğlum kadar ağır durumda değil. Evde kaldı bir tane inşallah ona da bulaşmaz. Onda da çıkmaz..

Neyse efendim bizim bayram hastanede, sizin ki mübarek olsun...

9 Aralık 2007 Pazar

Minik kuşum evde

6 aralık perşembe akşamı tam 3 haftalıkken ve tam doğum kilosunu 1860 gramı yakalamışken minik kuşum evine geldi. Artık 6 kişilik ailemiz tamamlandı. :)

5 Aralık 2007 Çarşamba

Bebeklerim ve bizdeki durumlar :)

Bebeklerimin ikisini pazar gunu hastaneden çıkardık. Geçen perşembe hastaneye bakımları için eğitim almak üzere yattım. Oğlum ile kara kızımı yanıma verdiler. Hemşirelerin yardımı ile pazar gününe kadar beslemeyi öğrendim. Onlar da vücut sıcaklıklarını korumayı küvez dışında yaşamayı öğrendiler.

Minik kuşumun dün tekrar ultrasonu yapıldı ve beyindeki kan tamamen emilmiş, bir şey kalmamış. Ayın ortasında hepsinin tekrar ultrsonu var, gelişim nörolojisi muayeneleri, ROP (göz) muayeneleri ve işitme testleri var. Allah yardımcımız olsun :))

Bebekleri simdilik emziremiyorum, yani emzirirsem beslenme saatleri cok cok uzuyor ve ne kadar beslendikleri anlasilamiyor. İki dakka emip uyuyorlar. Biberonla anne sutu veriyorum, zaten onu da cok zor yapiyorum. 3 saatte bir besleniyorlar. 2,5 kilo falan olurlarsa ara beslenmede emzirmeyi deneyecegim. Birini al altini ac, besle gazini cikar yatir sonra digerini yap bir saat oluyor hatta bazen geciyor. Eşim elinden geldigince yardim etmeye calisiyor ama besleyemiyor, çok zor besleniyorlar. Oğlum içtiginin yarisini ağzından akıtıyor. Nasıl kilo almış anlamadım zaten... Sadece ben bakabiliyorum onlara ve uyumak icin 1 saat, tas catlasa 2 saat vaktim kaliyor bazen senfoni orkestrasini calistirmazlarsa, gazli bebekler cunku... Kaziyacakalr yerden bir gun beni :) Ama cok tatlilar yaaa... Kara kuzum aynı Ablasının bebekligi, ayaklari bile aynı. Oğlum değişik bir tip, erkek olduğu simasından belli, Minik kuşum da sarışın heh he belki bana benzer ;)

Evdeki yardimci takır takır öksürüyor geldiği günden beri, bebeklerin yanına sokmuyorum. Annemin gözündeki mikrobun yayılma zamanı bitince gelecek inşallah... Kısmete bak, kadın daha torunlarını göremedi.. Abla'dan da hastalık kapacaklar diye çok korkuyorum ama bebeklerden de cok uzak tutamıyorum. Odaya giriyor mecburen. Sevmek istiyor, kucağıma koy falan diyor. Eliyle kafalarını okşuyor. Kreşe devam ediyor. Her sabah ben götürüyorum artık, ağlayarak zorla gidiyor zaten benden başkası da başa çıkamıyor. Kreşten alıp almama konusunda karar veremedim. Alsam bir dert, almasam baska bir dert... Çok da güzel şeyler öğreniyor, ama eve de hastalık taşıyor.

Oturma odasını bebeklere yaptık, ben orada yatıp onlara bakıyorum. Eşim akşamları orada onlara bakıyor o arada ben gidip odamda uyuyorum biraz. Gece 10 beslenmesinden sonra 1 beslenmesine kadar. Sonra ben geliyorum eşim gidiyor. Birini beslerken diğeri ağlarsa yardıma geliyor. Onların odasını sıcak ve temiz tutmaya çalışıyoruz. Simdilik bir park yatakta ikisi yatıyor. İkinci yatak da kurulu. İki kızı birinde oğlanı birinde yatırmayı düşünüyorum çünkü oğlum çok yaygaracı.

Artık internete falan girmeye vakit bulamıyorum, işte bir fırsat dinlenmekten feragat edip durumları yazayım dedim. :)

Günlüğümü okuyan ve bizim için güzel dileklerde bulunan tüm arkadaşlara çok teşekkür ederim. Bizleri hiç unutmayın, ben her fırsat bulduğumda inşallah haberlerimizi yazacağım.

--------

Erikciğim çok tebrik ederim, inşallah kontrolde keseleri de görürsünüz ve minik mucizeni veya mucizelerini sağlıkla kucağına alırsın, dualarım sizinle...

27 Kasım 2007 Salı

Son durumlar

Önce güzel haberler vereyim, bugün oğlumu kucağıma aldım ve emzirdim. :) Hemşire kucağıma verdiğinde mutluluktan ağlamak nasıl birşeymiş yaşamış oldum. O kadar minik ki, bir de çok komik geliyor bana, hiç kızlara benzemiyor, farklı bir tip daha doğrusu tipitip. :) Emdi biraz beni, sonra bıraktı. 20 dakikadan fazla küvez dışında kaldığı için üşümesin diye aldılar. O kadar minik ki anlatamam.Yarın da kara kuzumu emzirmeye gideceğim inşallah. Sonra da bir gün belirleyecekler ve hastanede kalıp bebeklerimi emzireceğim, onların benim emzirmeme göre kilo alımlarına bakacaklar ve bana eğitim verecekler.

Bebeklerim kilo alıyor, 1770, 1750 ve 1650 idi son kiloları, maşallah onlara. Büyük ihtimalle ikisi çıkacak, minik kuşum sonradan gelecek.

Şimdi dün beni çok üzen ama bugün biraz rahatlatan habere geleyim. 20 kasımdaki ultrasonda minik kuşumda 5mm'lik bir beyin kanaması görmüşler ve grade 1 beyin kanaması olarak değerlendirmişler. Doktor, çok ufak olduğu için ve durumu da biraz takip etmek istediğinden, üzüleceksiniz diye size hemen söylemedim dedi. Bebeğin kliniği iyi, ben bir şey olacağını sanmıyorum dedi. Bugün ikinci ultrason vardı, önemliydi, kanamanın daha büyüyüp büyümediği veya küçülüp küçülmediği belli olacaktı. Çok şükür 3 mm'ye gerilemiş. Genel durumu iyi görünüyor, o da biberonla besleniyor, ama emişi diğerleri kadar iyi değilmiş.

Bana gelince lohusalık falan kalmadı, fıldır fıldır geziyorum. Dün ablamızı doktora götürdüm öksürüyor diye, sonra eve gelip sütleri alıp hastaneye götürdük, kardeşlerine baktık, oradan ablamızı ve kardeşlerini doğurtan Dr. amcamıza uğradık. Sonra evimize geldik. Bugün yine hastaneye gittim, oradan da hemen eve gitmedim açıkcası, biraz gezdim, yemek yedim, ablamız için alışveriş yaptım ve sonra eve döndüm. Uzun zamandır dışarı çıkamamanın ve bundan sonra da kolay kolay çıkamayacak olmanın acısını çıkartmaya çalıştım. ;)