20 Aralık 2007 Perşembe

Hastane, bayram......

Cumartesinden beri hastanedeyiz, oğlum bronşit olmuş. Yani korkulan oldu, çocukları hasta ettik. Mikroplardan koruyamadık. Dün de kara kızım geldi. O da başlıyor ama oğlum kadar ağır durumda değil. Evde kaldı bir tane inşallah ona da bulaşmaz. Onda da çıkmaz..

Neyse efendim bizim bayram hastanede, sizin ki mübarek olsun...

9 Aralık 2007 Pazar

Minik kuşum evde

6 aralık perşembe akşamı tam 3 haftalıkken ve tam doğum kilosunu 1860 gramı yakalamışken minik kuşum evine geldi. Artık 6 kişilik ailemiz tamamlandı. :)

5 Aralık 2007 Çarşamba

Bebeklerim ve bizdeki durumlar :)

Bebeklerimin ikisini pazar gunu hastaneden çıkardık. Geçen perşembe hastaneye bakımları için eğitim almak üzere yattım. Oğlum ile kara kızımı yanıma verdiler. Hemşirelerin yardımı ile pazar gününe kadar beslemeyi öğrendim. Onlar da vücut sıcaklıklarını korumayı küvez dışında yaşamayı öğrendiler.

Minik kuşumun dün tekrar ultrasonu yapıldı ve beyindeki kan tamamen emilmiş, bir şey kalmamış. Ayın ortasında hepsinin tekrar ultrsonu var, gelişim nörolojisi muayeneleri, ROP (göz) muayeneleri ve işitme testleri var. Allah yardımcımız olsun :))

Bebekleri simdilik emziremiyorum, yani emzirirsem beslenme saatleri cok cok uzuyor ve ne kadar beslendikleri anlasilamiyor. İki dakka emip uyuyorlar. Biberonla anne sutu veriyorum, zaten onu da cok zor yapiyorum. 3 saatte bir besleniyorlar. 2,5 kilo falan olurlarsa ara beslenmede emzirmeyi deneyecegim. Birini al altini ac, besle gazini cikar yatir sonra digerini yap bir saat oluyor hatta bazen geciyor. Eşim elinden geldigince yardim etmeye calisiyor ama besleyemiyor, çok zor besleniyorlar. Oğlum içtiginin yarisini ağzından akıtıyor. Nasıl kilo almış anlamadım zaten... Sadece ben bakabiliyorum onlara ve uyumak icin 1 saat, tas catlasa 2 saat vaktim kaliyor bazen senfoni orkestrasini calistirmazlarsa, gazli bebekler cunku... Kaziyacakalr yerden bir gun beni :) Ama cok tatlilar yaaa... Kara kuzum aynı Ablasının bebekligi, ayaklari bile aynı. Oğlum değişik bir tip, erkek olduğu simasından belli, Minik kuşum da sarışın heh he belki bana benzer ;)

Evdeki yardimci takır takır öksürüyor geldiği günden beri, bebeklerin yanına sokmuyorum. Annemin gözündeki mikrobun yayılma zamanı bitince gelecek inşallah... Kısmete bak, kadın daha torunlarını göremedi.. Abla'dan da hastalık kapacaklar diye çok korkuyorum ama bebeklerden de cok uzak tutamıyorum. Odaya giriyor mecburen. Sevmek istiyor, kucağıma koy falan diyor. Eliyle kafalarını okşuyor. Kreşe devam ediyor. Her sabah ben götürüyorum artık, ağlayarak zorla gidiyor zaten benden başkası da başa çıkamıyor. Kreşten alıp almama konusunda karar veremedim. Alsam bir dert, almasam baska bir dert... Çok da güzel şeyler öğreniyor, ama eve de hastalık taşıyor.

Oturma odasını bebeklere yaptık, ben orada yatıp onlara bakıyorum. Eşim akşamları orada onlara bakıyor o arada ben gidip odamda uyuyorum biraz. Gece 10 beslenmesinden sonra 1 beslenmesine kadar. Sonra ben geliyorum eşim gidiyor. Birini beslerken diğeri ağlarsa yardıma geliyor. Onların odasını sıcak ve temiz tutmaya çalışıyoruz. Simdilik bir park yatakta ikisi yatıyor. İkinci yatak da kurulu. İki kızı birinde oğlanı birinde yatırmayı düşünüyorum çünkü oğlum çok yaygaracı.

Artık internete falan girmeye vakit bulamıyorum, işte bir fırsat dinlenmekten feragat edip durumları yazayım dedim. :)

Günlüğümü okuyan ve bizim için güzel dileklerde bulunan tüm arkadaşlara çok teşekkür ederim. Bizleri hiç unutmayın, ben her fırsat bulduğumda inşallah haberlerimizi yazacağım.

--------

Erikciğim çok tebrik ederim, inşallah kontrolde keseleri de görürsünüz ve minik mucizeni veya mucizelerini sağlıkla kucağına alırsın, dualarım sizinle...

27 Kasım 2007 Salı

Son durumlar

Önce güzel haberler vereyim, bugün oğlumu kucağıma aldım ve emzirdim. :) Hemşire kucağıma verdiğinde mutluluktan ağlamak nasıl birşeymiş yaşamış oldum. O kadar minik ki, bir de çok komik geliyor bana, hiç kızlara benzemiyor, farklı bir tip daha doğrusu tipitip. :) Emdi biraz beni, sonra bıraktı. 20 dakikadan fazla küvez dışında kaldığı için üşümesin diye aldılar. O kadar minik ki anlatamam.Yarın da kara kuzumu emzirmeye gideceğim inşallah. Sonra da bir gün belirleyecekler ve hastanede kalıp bebeklerimi emzireceğim, onların benim emzirmeme göre kilo alımlarına bakacaklar ve bana eğitim verecekler.

Bebeklerim kilo alıyor, 1770, 1750 ve 1650 idi son kiloları, maşallah onlara. Büyük ihtimalle ikisi çıkacak, minik kuşum sonradan gelecek.

Şimdi dün beni çok üzen ama bugün biraz rahatlatan habere geleyim. 20 kasımdaki ultrasonda minik kuşumda 5mm'lik bir beyin kanaması görmüşler ve grade 1 beyin kanaması olarak değerlendirmişler. Doktor, çok ufak olduğu için ve durumu da biraz takip etmek istediğinden, üzüleceksiniz diye size hemen söylemedim dedi. Bebeğin kliniği iyi, ben bir şey olacağını sanmıyorum dedi. Bugün ikinci ultrason vardı, önemliydi, kanamanın daha büyüyüp büyümediği veya küçülüp küçülmediği belli olacaktı. Çok şükür 3 mm'ye gerilemiş. Genel durumu iyi görünüyor, o da biberonla besleniyor, ama emişi diğerleri kadar iyi değilmiş.

Bana gelince lohusalık falan kalmadı, fıldır fıldır geziyorum. Dün ablamızı doktora götürdüm öksürüyor diye, sonra eve gelip sütleri alıp hastaneye götürdük, kardeşlerine baktık, oradan ablamızı ve kardeşlerini doğurtan Dr. amcamıza uğradık. Sonra evimize geldik. Bugün yine hastaneye gittim, oradan da hemen eve gitmedim açıkcası, biraz gezdim, yemek yedim, ablamız için alışveriş yaptım ve sonra eve döndüm. Uzun zamandır dışarı çıkamamanın ve bundan sonra da kolay kolay çıkamayacak olmanın acısını çıkartmaya çalıştım. ;)

23 Kasım 2007 Cuma

Bebişler

Dün gece ilk kez bebeklerimizin üçünü de aynı anda doğru düzgün görebildik. Üçü de peşpeşe küvezlerde aynı bölümde yatıyorlardı. Kara kuzum yüzüstü yatıyordu ve gözleri açık öyle bakıyordu, haraketsiz. Oğlum da sırt üstü yatıyordu, onun da gözleri açıktı ama o haraket ediyordu, ağzını da açıp kapatıyordu. Minik kuşum da sırt üstü yatıp uyuyordu. Üçü de bize dönüktü ve benim fotoğraf makinam çalışmadı ya açılmadı pili mi bitti, kafayı mı yedi mi bilemiyorum ama zamanlaması çok kötü oldu. Çekemedim fotolarını.

İkisine 20 cc süt veriyorlarmış, diğerine 15 cc. Günde 8 kere besliyorlarmış. Minik kuşum her konuda geriden geliyor, emmede de o geride. Diğerlerinin emişi biraz daha iyiymiş. Maşallah bebişlerime, Allah nazarlardan korusun miniklerimi.

Bu yazıyı yarım bırakmıştım, sonra gittim uyudum dinlenmek için. Çok korkunç bir rüya ile uyandım. Anlatmayacağım ama hemen doktoru aradım. Durumları iyiymiş şu andaki kilolarını söyledi. Karakuzum 1700 gr, oğlum 1610 gram, minik kuşum 1600 grammış. Ne kadar kilo vermişler değil mi. Minik kuş 10 gr almış. Oğlum da 40 gram. Kara kuzumun ne kadar aldığını söylemedi. Doğum kilolarına ulaşmaları bekleniyor. Sarılıkları hafiflemiş. Bir müddet sonra anneyi çağırıp anneyi emmesini izleyecekler. Ondan önce kucağıma vermek için küvez ısısı falan düşürülüp sıcaklıklarını koruyup koruyamadıklarına falan bakılacakmış. Aşama aşama herşey. Tek tek göndeririz dedi doktor. Ondan önce anneye eğitim vereceklermiş. Önce bir bebeğin bakımına alışın dedi doktor.

Biz akşam bebişlerimizi görünce öyle korktuk ki. O kadar minikler ki. Dokunsan kırılacak gibiler. Doğum kilolarını yakalasalar bile çok minikler, nasıl bakacağız, öyle herkes yardımcı olamaz, ne yapacağız diye konuştuk bayağı. Eşim hastaneden çıkmasınlar biraz daha kilo almadan falan diyip duruyordu. Sonra bir kaç ay hemşire tutalım dedi. Bulursak tabi. Öyle alalade çocuk bakıcılarının yapacağı iş değil yani bu bebeklerin bakımı.

Bugün doktorla konuşuna biraz daha rahatladık. Toparlamadan göndermiyorlar en azından.

Bir de çok şirin bir çiçek gelmiş bana hastaneye, benim için blog aleminin ilk annesinden. Çok teşekkür ederim ona...

22 Kasım 2007 Perşembe

Güzel Haberler

Çok çok güzel haberlerim var, Allah'a şükür. Üç bebeğim de biberonla beslenmeye geçti. Minik kuşum dün, diğer ikisi bir önceki gün geçtiler. (Maşallah, maşallah) Gün geçtikçe verilen miktar arttırılıyor. Artık kilo almalarını ve bir hafta sonra doğum kilolarına ulaşmalarını umuyoruz. Çünkü onlar şu anda oldukça kilo kaybetmiş durumdalar. Bu gün bir haftalıklar :).

Bir kaç gün sonra emzirmeyi denemek için beni çağırabilirler. Onları kucağıma alacağım demektir. :)

Bebişlerin ablası, o benim inci tanem, bir tanem. Tam gün yuvaya devam ediyor. Kardeşleri evde olmadığı için olayı tam kavrayamamış olabilir. Kardeşlerimi bir kutuya koymuşlar diyor. :) Annesinin karnının indiği için mutlu, dört gözle dikiş acısının da geçmesini bekliyor. Ben ona herşeyi anlatmıştım, kendisinin doğduğu yerden kardeşlerini de çıkarttıklarını anlattım. Tüm bu olanların o doğarken de olduğunu yani sadece kardeşleri yüzünden böyle olmadığını biliyor. Kardeşlerime şöyle yapcam, böyle yapcam diyor ama açıkcası yandık çünkü sürekli nezle oluyor. Kardeşlerini ondan nasıl koruyacağız bilmiyorum. Güzel güzel anlatıp, sevmek istediğinde güzelce ellerini yıkatıp, belki nefesini de koruyarak bir temizlik prosedürüne alıştırabilirim. Sabahları ben okula gitmiycem diye diye gidiyor, bebişler gelince iş tam çığırından çıkacak, hadi hayırlısı bakalım.

Not: Alttaki yazının yorumlarında bebeklerin isimleri var. İki gün içinde kaldırırım o yorumları haberiniz olsun. Çok merak eden olursa bana mail atabilir. Yazarım :) Ben onlardan bahsederken karakuzum, minik kuşum ve oğlum diyeceğim.

21 Kasım 2007 Çarşamba

Dün akşam

Dün akşam daha doğrusu gece bebeklerimi görmeye gittim tekrar. Camdan gösterdiler. Bebek1 (erkek) ve bebek3(karakuzu) gözleri bağlıydı yine sarılık için foto terapi alıyorlar. Bebek 2 yi minik kuşumu solunum cihazından çıkarmışlardı, onu gördük en net. Babası onun yüzünü hiç görememişti sonunda döndürdüler de gördü. Bakmaya doyamıyor insan ama biraz gösterip perdeyi kapatıyorlar. Bu sefer onlar kapatmadan ben kapattırdım. Malesef tepemize iki kişi toplandı, onların yüzünden karı koca bir rahat bakamadık, ben de rahatsız oldum kapattırdım. Çok düzgün çıkmasa da fotosunu çektim.

Çok şükür ciddi bir problem yok. Minik kuşumun kendi başına solunumu devam ettirip ettiremeyeceği daha belli değil bakalım birazdan doktoru arayıp yeni durumunu soracağım.

Ben iyiyim, moralim gayet iyi. Onları sağ salim doğurunca çok rahatladım. Şu anda iyi bakılıyorlar, süt götürüyor eşim sabah akşam. Sütüm az, büyük ihtimalle üçü de oral beslenmeye geçince ve ihtiyaçları artınca yetmeyecek. Bol sıvı almaya gayret ediyorum.

Bir sabah oturup doğum hikayesini yazacağım. Detayları unutmadan.

18 Kasım 2007 Pazar

Bugün 4 günlükler

Bugün hastaneye süt götürmeye gittik, biraz da orada sağdım. Yeni yeni sütüm gelecek inşallah, evdeki mini elektrikli pompa çok işe yaramadı, göğüslerim acıyor ve boşalmıyor. Orada büyük pompa ile sağdım. Ev için de aynısından kiraladık geldi şimdi bebişlere süt sağacağım. Gelirse biraz.

En önemlisine geleyim bebek2 minik kızım yine ventilatöre bağlıydı. Dün öğleden sonra bağlamışlar. Kendi başına nefes almakta güçlük çekmiş çok yormak istememişler ve 2. ayarda solunum cihazına bağlamışlar. Elleri ile de rahat durmuyormuş, canını yakıyormuş, ellerini de bebek bezinin kenarına sokturup bezi öyle bağlamış hemşire, çok nahoş görünüyordu. Tekrar onu solunum cihazında görmek moralimi bozmuşken bir de diğer kızımı gözleri bağlı ışık altında görünce daha da bozuldu. Sarılık olmuş. Onun için ışık veriyorlardı, gözlerine zarar vermesin diye de gözlerini kapatmışlar. Oğlum öylesine yatıp uyuyordu. Üçünün de durumu böyle. Allah'ım bebeklerime şifa ver, sağlık ver, bir an önce kendilerini toplasınlar.

Güzel tebrik yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Bebişlerimin dualarınıza ihtiyacı var, bizleri unutmayın. Fotograf olarak da elimde sadece ikisinin küvez içinde çekilmiş fotosu var. Minik kızımın yüzünü daha babası bile göremedi. Ne zaman camdan gösterseler kafası hep öbür tarafa yatıktı. İsimleri de merak ediyorsunuzdur. Bir sonraki yazımda ipucu veririm. ;) Ben ikinci sezeran sonrası kendimi daha toparlayamadım. Yürürken çok canım yanıyor, çok gaz olup karnımı geriyor vs vs... Şimdilik bu kadar yazabileceğim. Hoşcakalın...

17 Kasım 2007 Cumartesi

Bebek şekerlerimizden buyrun... :)

Tebrik mesajı atan tüm arkadaşlara çok teşekkür ederim. Biliyorum merak ediyorsunuz. Bebişler 15 kasım sabahı tam 32 haftalık 10:20 ile 10:25 arasında dünyaya geldiler. Bebek1 erkek 1940 gram, bebek2 kız 1860 gram, bebek3 kız 1970 gram. En zayıf olan kızım solunum cihazına bağlanmış, bir müddet sonra oğlumun da nefes alışı düzensizleşince o da bağlanmış. En tombul bebeğim ise solunum cihazına hiç girmedi. Dün oğlumu solunum cihazından çıkardılar. Oksijen çadırındaydı sadece. Bugün stabil bebekler kısmına almışlar. Bugün de en zayıf kızımı solunum cihazından çıkarmışlar, oksijen çadırında (kafasının tepesinde cam fanus gibi bir şey)... O ikisinin ciğer gelişimi yetersiz olduğu için doğduklarında ilaç vermişler. Şu anda üçü de hastanede yoğun bakımda. Ne zaman çıkacakları gelişimlerine göre belli olacak. Dualarınızı bekliyoruz.

Ben, üç bebek doğurup hastaneden eli kolu boş bir şekilde bugün eve geldim. İyiyim ama onlara şu anda benden daha iyi bakıyorlar, bebeklerim eve gelene kadar kendimi toparlamalıyım. İki kez yanlarına girebildim, ilk akşam ve bugün çıkarken. En zayıf bebeğime dokunamadım ama diğer ikisine dokunup azıcık sevdim. Hislerimi şimdi anlatamam daha sonra uzun uzun yazarım. Maşallah yavrularıma, inşallah çabucak sağlıkla toparlarlar. Oğlum sarışın, minik kızım da açık kumral gibi, tombiş kızım ise simsiyah saçlı aynı ablası. Tombiş diye yazıyorum gülmeyin işte en tombişi o. :)

Sevgiler.

Posted by Picasa

9 Kasım 2007 Cuma

31 hafta kontrolü

Dün kontrolüm vardı, doktorun cumartesi işi olduğu için perşembeye randevu almıştım ve dolayısıyla da eşimsiz gittim. Kızkardeşimi götürdüm, eşim sıkı sıkı yalnız gitme diye tembih edince.

Herşey normal görünüyor, bebekler haftalarında, kol bacak boyu falan uzamış, büyüyorlar. Artık kilo ölçümleri pek doğru olmaz dedi doktor, çünkü içersi karmankarışık :). Ölçtü kilolarını ama geçen seferden pek de fazla çıkmadı. Ortalama 1770 civarı ölçtü. Aldılarsa 20-30 gr falan almışlardır herhalde. Ya yine ben hiç kilo almamışım. Eee ben kilo almayınca bu bebekler nasıl fazla kilo alsın ki. İki hafta önceki doktor kontrolünde 83.5 kilo gelmiştim, bu sefer 83.3 geldim. Hep aynı kıyafetle yani hamile pantalonu ve üzerine bir tişort veya bir kazakla (dün) tartılıyorum. Evdeki tartıdan da ben anlamıştım zaten yine kilo almadığımı. Üçüz hamileyim ve kilo almıyorum çok ilginç. Doktor bebeklerin büyükükleri haftalarında olduğundan kilo için bir şey demiyor.

Kızıma 66 kilo ile hamile kalmış ve 83 ile tamamlamıştım. Üçüzlere 72 kilo ile başlayıp halen 83 kiloyum. Taktım ben bu olaya, aman zayıf kalayım, şişmanlamayım gibi bir derdim yok. Yeterki bebekler kilo alsın. Artık doktor kontrolüm haftada bir. Haftaya cumartesi randevum, tabi o güne kadar acil bir şey olmazsa. Bu hafta yediklerime daha da dikkat edeceğim. Bol bol süt içeceğim bakalım yarayacak mı bebelere. Ne kadar kilolu doğarlarsa o kadar çabuk toparlarlar.

Az kaldı doğuma söyleyeyim, 34 dolunca almak istiyor doktor, herhangi bir riske girmeden, bebeklere anne karnında bir şey olmadan. Bu demektir ki 3 hafta var. Benim biraz daha bekleyelim inadım tutmazsa tabi...

Yardımcı arıyorum hala, üçüz duyunca Türkmen kadınlar bile kabul etmiyor :(

İşte son durumlar böyle...

5 Kasım 2007 Pazartesi

Her telden

Yazacağım çok şey var ama bir türlü toparlayamadım. Haftalar sonra dün ilk kez doktor kontrolü dışında bir yere gittim. :) Doğuma sebep olacak bir şeyler de olmasın diye dua ederek. Eşime bıraktığım onun da bu zamana kadar salladığı işler vardı ya onlardan biri de bebişler için dolap almaktı. Benim karnımın son hali ve doktorun da yalnız kalmayın suyunuz gelebilir cümlesinden sonra bizimki elini çabuk tutması gerektiğini anlamış oldu. :)

Cumartesi günü çıktı, modoko, ikea ve tepehome gezmiş. Sonuçta en çok tepe home daki dolapları beğenmiş, bir de ikea'dan da olabilir diyordu. İki seçeneğimiz vardı yani ya Ikea'dan alıp içini düzenleyeceğiz, ya da Tepe'den içi hazır alacağız. Tepe'de aynı zamanda indirim de var. Ikea'dakinin dış kaplamasının kenarlarını beğenmemiş, atabilir gibiydi dedi, tepedekiler güzeldi. İstersen seni tepeye götüreyim bir bak dedi. Ben de pazar günü kendimi iyi hissediyordum, iyi hadi gidelim bakalım dedim. Fazla yorulmadan, gezmeden bakarım dedim. Kızımla teyzesini evde bıraktık ve gittik. Tepe'dekileri ben de beğendim. 3 kapılı bir dolap ve dar yüksek bir şifonyer aldık bebişlere. Yalnız iki renk beğenmiştik, ikisi de hazırda yokmuş, şans, bir ay sonra gelecek... 6 Aralık teslimat tarihi verdiler. O zamana ne olacağımız meçhul ama napalım, idare ederiz. :) Koku derdi yok en azından dolapların, kaplama.

Otura otura baktım herşeye ama yine de çok yoruldum. Karı koca başbaşa yemek de yedik, rahat rahat, kızım doğduğundan beri onsuz hiç hatırlamıyorum yediğimizi. Bir de prenses yüzünden genelde Sultan Ahmet Köftecisi'nden yiyorduk. Çünkü dışardan yiyebileceği, dökmeyeceği ve bizi üzmeyeceği tek şey köfte.

Hazır o kattayken Mothercare'e girdim. Bir şey alacağımdan değil, sırf ne var ne yok diye. Premature bebek kıyafetlerini oradan al diyorlardı hep. Baktım bir bir tane tiny baby pijama takımı, alt üst ve de şapkası 40 lira. Yuh dedim yani, indirim döneminde uygun olabilir ama normal zamanda kazık mı kazık bence. Para basmıyorsanız, aileden çok zengin değilseniz, çok çalışarak kazanıyorsanız ne işiniz var orada? Premature bebeği olacaklara tavsiyem gidin kardeşim eminönüne, alın İdil Bebenin premature bebek giysilerinden. Miss gibi hem kaliteli hem Türk malı.

Neyse işte dün de böyle geçti, bizim prenses de teyzesini çok üzmüş biz yokken. Beni anneme götür, annemi özledim, onun arabasıyla götür falan yapmış, pek adeti değildir aslında kaç kere teyzesiyle bırektık. Teyzesi biz geldiğimizde patlamak üzereydi, çok yıpranmış zavallı, sinirinden ağladı. Sen doğuma gidince ne yapacak bilmiyorum diyor. Aslında fırsat olsa da teyzesini biraz gönderebilsem, dinlense, prenses de kıymetini anlasa, ama imkan yok şimdi.

Hormonların beni pek etkilemediğini sanıyordum ama yanılıyorum. Kendime baktıkça görüyorum ki üçüzlerden dolayı hormonlarım beni çok etkiliyor. Kendimi normal sanıyorum ama hiç değilim. Herşeyi büyütüyorum.

Blog arkadaşlarından bazıları ikinci çocuk yapsam mı yapmasam mı diye yazmışlar. Kendimi iyi hissettiğimde yapın, hissetmediğimde yapmayın diye yorum yazıyorum :)) Dengesizim yani... ;)
Ama açıkcası bu hamileliğimde o kadar zorlandım ki, küçük bir çocukla ağır bir hamilelik gerçekten çok zor. Mutlaka insanın yanına biri gerek.

29 Ekim 2007 Pazartesi

Bayram / Kontrol - 29 hafta 4 gün

Cumhuriyetimizin 84. yıldönümü kutlu olsun.

Şu anda televizyonda çok tatlı bir kız İstiklal marşını okuyor. Benim kızım da büyüyünce şiir okuyacakmış. :)
--------------
Cumartesi günü rutin doktor kontrolüm vardı. Bebekler 29 hafta 2 günlüklerdi. Herşey yolundaydı. Bebekler de ben de kilo almışım bu son iki haftadır. Bebeklerin kilo almasına çok sevindim, bu sefer doktor bile aman nazar değmesin diye sağa sola vuruyordu. Maşallah... ;)

29. haftada artık serviks uzunluğu ölçülmüyor. Sadece bebekler ölçülüyor. Erkek bebek diğerlerinden iri görünmesine rağmen pozisyonunu bir türlü düzeltmediği için iyi ölçülemedi bu sefer. Diğer tüm ölçümlerde olduğu gibi soldaki kız daha zayıf, sağdaki kız ve erkek bebek iri. Doktor yalnız kalmayın aniden suyunuz gelebilir dedi. Doğumu kasım ortasından sonra bekliyoruz inşallah. Doktor yine de tedbirini aldı ve Celeston iğne oldum. Bu bebekler artık sığmayacak diye korkuyor sanırım. Zaten toplam büyüklükleri kızımı doğurduğum kilodan çok fazla.

Hala tamamlayamadığım ihtiyaçlarım var. Tabi bunlar bana bağlı değil, malesef başkalarına bağlıyım. Benim gibi aceleci bir insan için ne kadar zor birşey anlatamam. :) Doğum yaklaşıyor ama herkes çok rahat.

Biraz sızlanırsam eğer belim iptal diyebilirim, sol bacağımın ağrısından geceleri uyuyamıyorum. Saatlerce uyuyamıyorum, kalkıyorum geziyorum biraz sonra tekrar yatıyorum. Doğuma kadar çekeceğim biliyorum. Doğumdan sonra bebişler karnımdan çıkıp da ağırlık yapacak birşey olmayınca aniden geçeceğini umuyorum.

İsim listesini oldukça kısalttık. Ama bebekler doğmadan söylemeyeceğim. Belki bebekleri görünce değişir. İlk değil ikinci alternatif konabilir.

Ben hamilelikten kısa zamanda terfi edeceğim ama yerime yenileri var, fazla gezemesem de blog arkadaşlarımı, yeni hamile olan ve hamile olmaya hazırlananları tebrik ederim. :)

21 Ekim 2007 Pazar

Son durumlar

Perşembe günü hayırlısıyla 28 haftamı doldurdum. Her geçen haftaya oh çok şükür diyorum.

Kalçama saplanan bıçaklar ve reflü dışında bir rahatsızlık hissetmiyorum. Yalnız haraket edemiyorum. Kalçama saplanan bıçaklar bana çok acı veriyor. Oturup kalkarken, haraket ederken, geceleri de artık rahat yatamıyorum bu yüzden. Genelde uzanıyorum. 6 hafta daha bu sancıları çekmem ve dayanmam gerekiyor.

Bilgisayarı da fazla açmıyorum. Biraz sabahtan maillere ve yorumlara bakıp kapatıyorum. Gelen yorumlara cevap yazmassam alınmayın. Okuyorum ve beni düşünen bize dua eden onca insan olduğu için mutlu oluyorum, herkese çok teşekkür ederim.

Yardımcı bulmuştum başlayacaktı, gelemeyeceğim diye aradı... Gene kalakaldım. İlan vereceğim artık. Tecrübeli anneler danışmanlık şirketleri için sokaktan topluyorlar resmen, bağlantı yoluyla bulmak lazım diyorlar. Annem (kv) de dert ediyor, sürekli arayıp soruyor, buldunuz mu başladı mı diye. Bebekler için bilgili hemşire bulun, ev işlerine başkasını falan diyor. Çok uzakta oldukları için bir yardımları olamayacak zaten oldukça yaşlılar, kendilerinin bakıma ihtiyacı var. Ben de oğlun daha idrak edemedi durumu, herşeye razı olmuyor, beni de süpermenin bayan versiyonu sanıyor herhalde bebekler doğunca anlayacak o zaman bakacağım diyorum ne diyeyim. :)

Bu bızdıkların üçü birden tepişip duruyor karnımda. Hala isimlere karar veremedik ama eşimin yaptığı bir liste var, genelde Türkçe isimler seçmiş. Ben ona ekleme yapacağım sonra son bir değerlendirme yapacağız. Belki bir anket ekleyebilirim siteye.

Aslında yazmak istediğim bir kaç konu vardı. Laptop bile olsa yatarak yazmak rahat olmuyor, belki iyi hissedersem oturur yazarım. Bebişlerin minicik minicik kıyafetlerinin fotosunu da çekmiştim :) Hepsi yıkandı, ütülendi. Ben ihtiyaçlarımı da aldırdım. Hastane çantamı da hazırlayıp koyacağım bir kenara...

Sağolsun Bebekli Yemek Şenliği'nden Hülya herşeyi heryeri tarif etmişti. Bebek şekeri için tüm malzemeleri aldırmıştım. Sepeti de annem kapladı, sadece süslemesi ve hazır keselerin üzerine bibloları yapıştırmak kaldı. Ben doğurmadan bitirirsek yayımlarım fotosunu. :)

Eşim de perşembeye kadar iş için yurtdışına gitti, o yokken iyice yatayım da acil bir durum olmasın ;)

11 Ekim 2007 Perşembe

27 hafta / İyi bayramlar

Bugün itibariyle 27 haftam doldu. Keşke bayram arefesine randevu almasaydık diye diye sıkışık trafikte doktorumuza gittik. Bebişlerimizi görüp iyi olduklarını öğrenip evimize döndük. Bugün klinik de oldukça kalabalıktı.

Doktorum da iyiki bugün görüştük önümüzdeki hafta bir kaç gün olmayacağım, tatil yapacağım ondan sonra yaza kadar bir daha hiç tatilim yok, doğum furyası var dedi. Yine de çok acil durumda ona ulaşabileceğiz. Diğer durumlarda da klinikteki diğer doktoru arayacağız. Herşey yolunda göründüğü için inşallah gerek kalmaz. 3 hafta daha geçerse şayet, 30 haftayı görürsek bir kritik adım atlamış olacağız. Sonrasında ise umudumuz 34 haftayı görmek.

Ben 2 hafta öncesine göre sadece 100 gram almışım. 80.650 geldim. Ben kilo almayınca bebişler aldı mı diye merak ettim ama onlar almış biraz. Gelişimleri haftalarına göre normal.
Soldaki kız: 986 gr
Sağdaki kız: 1055 gr
Erkek: 1086 gr olarak ölçüldü.

Dönerken de kliniğe çok yakın olan Medipol Hastanesine uğradık. Yenidoğan yoğun bakım ünitesine camdan baktık, hemşire ve doktoruyla konuştuk. 30 adet küvezleri, 8 adet ventilatörleri (solunum cihazı) olduğunu söylediler. Şu anda 6'sı doluydu. Birinde 26 haftalık bir bebek vardı. Ne kadar küçük olduğunu sözlerle anlatamam. Parmaklar kürdan gibi. Eşim de ben de hayal edemiyorduk ama bugün hem 26 haftalık, hem de 34 haftalık bebekler gördük. Yani ne kadar küçük bebeklerimiz olacağını yakınen görmüş olduk. 34 haftalık doğsalar bile yine de mini minnacıklar. İçim gitti o bebeklere bakarken, çok duygulandım.

Bayramda evdeyiz, annemlere bile gitmeyeceğim. Zaten beklemiyorlar, geçen akşam geldiler, görüştük. Bayramda da el öptürmeye tekrar gelirlerse bilemem. İstanbul'da trafiğin korkunç olacağını tahmin ediyorum. Gerçi bayramın bayram gibi geçmesini çok isterdim. Güzel güzel giyineceksin, her zaman göremediğin sevdiklerini göreceksin, muhabbet, gönül alma... Ama ne yapalım bu sene de böyle. Bir kaç sene 4 çocuklu bir aile olarak yine evde otururup, sonra da alır çocuklarımızı bayram el öpmesine götürürüz, bizi kimse istemez herhalde :))) Oldukça masraflı oluruz :)))

Ben küçükken anneciğimin diktiği bayramlıkları giyip, kapı kapı tanıdıkları, komşuları gezer, bayram harçlığı toplardım. En çok amcam verirdi, dedem verirdi. ;) Akşama hasılata bakar, senin ne kadar diye kardeşlerimle kıyaslardık. Büyük olduğumdan en çok benim olurdu. Dönüşü olmayan çocukluk :)

Bizim orada hala sabah 7 de kapı çalmaya başlar, öğlene kadar çocuklar el öpmeye gelir. Babamlar da önceden hazırladıkları paraları çocuklara verirler. Bazen de şeker verirler. Ama genelde parayı önceden bozdurup para verirler. Fakir, üstü başı çok düzgün olmayana daha fazla verilir. Tanıdık çocuğuna ekstra mendil veya hediye verilir ama diğer çocukların yanında değil tabi. Çocuklar sadece şeker verince nasıl da üzülüyorlar. Para veren ev varsa hemen birbirlerine gösterirler, koştura koştura oraya giderler. :) Küçük yerde güzel olur bayramlar. Benim çocuklarım bunları yaşayamayacaklar malesef, burada bayramın ikinci günü bazen 2-3 çocuk geliyor. Ne kadar mutlu oluyorum onları görünce. İyi aklıma geldi, onlar için ve komşu çocukları için bir şeyler hazırlamalı... :)

Herkesin mübarek Ramazan Bayramı kutlu olsun. Sağlıklı mutlu nice yıllar, nice bayramlar görmek dileğiyle...

7 Ekim 2007 Pazar

Kolay doğum için dualar

Yağmur Damlası arkadaşım, beni kırmayıp araştırmış ve kolay doğum için dualar başlığı altında çok güzel bir yazı yayımlamış. Kendisine buradan da çok teşekkür ediyorum. İsteyen hamile arkadaşlar bakıp faydalanabilir... Bir de çok şık lohusa bandı yapımı şeması var. :)

http://yagmur-damlasi.blogspot.com/2007/09/kolay-doum-iin-dualar.html

Küçük şeyler...

Sevgili Minik Patikler, beni sevdiklerim konusunda ebeleyeli uzun zaman oldu ama ben ancak yazabiliyorum. Sevdiğim herşeyi yazmaya kalksam ekrana liste sığmaz, en iyisi küçük şeyler...


  • Kızımın baba ve annesine beraber sarılıp, sevgi yumağı oluşturmasını, ya da ben babasına sarılmışsam gelip onun da katılmasını, ayırmaya çalışmamasını seviyorum.


  • Yine onu uyurken seyretmeyi seviyorum.


  • Her türlü tatlıyı, ramazanda kendi yaptığım gülacı, diğer zamanlarda şekerpareyi seviyorum.


  • Evdeyken gökgürültülü sağnak yağmur yapmasını seviyorum. Yağmur sonrası toprak kokusunu yazmak bile gereksiz :)

  • Artık 40 yılda bir olan bir şey olsa da önemli bir şey yoksa akşam/gece elektrik kesilmesini severim. Çünkü farkında olmadığımız tüm gürültüler susar ve müthiş güzel bir sessizlik olur. Erkenden yatıp kendini dinleyeceksin öyle zamanlarda...

  • Denizi seviyorum, hem yüzmeyi hem kenarında oturup seyretmeyi...

  • Araba kullanmayı seviyorum, kendimi daha bir özgür hissettiriyor...

  • Interneti, blogları, arkadaşlığı seviyorum.

  • Bildiklerimi paylaşmayı ve yardımcı olmayı seviyorum.

Bu liste uzayıp gider, minik kuzum da kendi bebeklik resimlerine bakmak istiyor, hadi eyvallah...

Sevgiler :)

29 Eylül 2007 Cumartesi

25 hafta 2 gün

Bu sabah hazırlandım, doktora sorulacaklar ve söylenecekler listemi çantama koydum. Çıkmadan önce kardeşime karnımın fotoğrafını çektirdim. Randevuma gittim.

Bebeklerimizi gördük, sağlıklı olduklarını duyduk ve rahatladık. :)
Doktorum önce karından ultrasonografi ile bebeklere bakıyor, sonra da vajinal ultrasonografi ile rahim ağzının uzunluğunu ölçüyor. Bu arada tansiyonum ölçülüyor, en son da tartılıyorum.

Erkek bebek : 982 gram,
Sağdaki kız : 844 gram,
Soldaki kız : 932 gram olmuş.
Üçünün de büyüklüğü haftalarına göre normal. Rahim ağzının (serviks) uzunluğu 4,2 cm, gayet normal. Şu anda herhangi bir sorun gözükmüyor çok şükür. Tansiyonum büyük 10 küçük 7 geldi. İyi. Kilom da 80,5 geldi. 2 hafta önce 78,5 idi. Kilo durumumu konuşmadık, çünkü listemi çıkartıp başka şeyler sorunca kilomun durumunu sormayı unuttum. :)

Sabah kahvaltıdan sonra üzerime bir fenalık, çarpıntı, bir kötülük geliyordu. Onu söyledim. Şeker tahlili vaktim gelmiş, onu yaptırın, eğer şekerle ilgili bir sorununuz yoksa bir sebebi yok dedi. Öğünlerde fazla yüklenmeyin, azar azar sık sık yiyin dedi. Daha önceki hamileliğimde şeker sorunum olmamıştı, bakalım inşallah bu sefer de olmaz. Tansiyonum şimdilik iyiymiş, küçük 9 büyük de 14'ü geçmemeliymiş...

Hangi durumlarda acil onu aramam gerektiğini sordum. Bazen sağım solum ağrıyor ama bunun kasılma veya erken doğum belirtisi olup olmadığına ben karar veriyorum. Gerekli görmedikçe doktoru aramıyorum, zırt pırt doktorunu arayan bir tip değilim yani. Kızımı doğururken doğum sancısı çekmiştim. Bu konuda biraz fikrim var. Akıntı dışında su gelmesi, kanama veya bazen pembesi akıntı da gelirmiş, bir kaç bir şey daha söyledi öyle durumlarda aramam gerekiyormuş. Ağrılı ağrısız düzenli kasılmam olduğunda aramalıymışım. Kasılmalar her zaman ağrılı olmayabilirmiş. Ama normal biraz gezinmede veya gaz şişkinliği gibi durumlarda da kasılma olurmuş, bu kasılma uzanınca falan geçen cinsten olurmuş, gayet normal olan kasılmalar... Ben bunları ayırt etme konusunda kendime güveniyorum. Yine de kararsız kaldığımda aramamı çekinmememi söyledi. Yoksa geç kalabileceklerini söyledi.

Doğum için hastane olayını konuştuk. Erken doğurmaya kalkarsam üniversite hastanesine gideceğim. Çünkü bebekler uzun müddet küvözde kalıyorlar ve özel hastanede üç bebekte bunu karşılamak herkesin harcı değil yani. Doktor da zaten bizimle aynı fikirde.

Celeston akciğer iğnesi ile ilgili sormak istediklerim vardı. Üye olduğum mail gruplarında tanıştığım kişilerin doktorları çok riskli gebelikleri olmasına rağmen iğneyi geç yapıyorlar, 28. hatta 30. haftaya kadar bekletiyorlar falan. Ama o kişi 28 haftayı göremeyebilir, nitekim göremeyen de var. Bu konuyu sordum. Erken haftalarda olunca bebeklere bir zararı olup olmadığını sordum, biri öyle demişti de. Yokmuş. Bir daha vurulacakmıyım diye sordum, erken doğmaya kalkarlarsa vurulacakmışım yoksa vurdurmayacakmış. Bu konuda bir şeyler anlattı ve içim oldukça rahatladı. Daha önce de dediğim gibi doktorum erken doğum, çoğul gebelik konusunda tecrübeli ve ben ona güveniyorum.

Son olarak da çok bunaldığımı evden dışarı çıkamadığımı, neleri yapıp yapamayacağımı sordum. Temiz hava almamı önerdiklerini, kendimi çok yormadan dinlene dinlene hava alabileceğimi, gezebileceğimi söyledi ama siz onu bana sorun. Biraz yürüsem sonrasında kasık ağrısından çok çekiyorum. Olsun yine de yarın eşim bana deniz havası aldırsın... Şöyle sahil kenarında oturayım, kendime geleyim biraz... :)
Posted by Picasa

26 Eylül 2007 Çarşamba

Kısa kısa...

*** Önce eşim, sonra kızım hasta oldu. Ama ben hala devrilmedim ayaktayım. :)

*** Dün Celeston iğnemi oldum ama dokundu. Dün akşamdan beri elma yanaklıyım. Doktora sordum, normal, olabilir, içinde bir miktar kortizon var dedi. Bana dokunan bebeklere dokunmaz mı dedim, bir şey olmaz merak etmeyin dedi. Cumartesi randevum var. 25 haftam yarın doluyor. Bu iğneyi başka doktorlar 28. haftada vuruyor, ama benim doktor çok pimpirikli. Erken doğuma karşı her türlü önlemi almaya çalışıyor.

*** Dün biraz gezinebiliyordum hatta iğne olmaya çok yakındaki polikliniğe bile kendim gittim. Tabiki arabayla, yürümem mümkün değil yine de... Bugün evde bile gezinemiyorum.

*** Herşeye rağmen sağı solu toplamaya çalışıyorum. Kitaplığı toparladım. Uzun müddet kitap okuyacak fırsat bulamayacağım için (çocuk gelişim kitapları hariç onlara fırsat yaratırım) gereksizleri kaldırdım. Fiş fatura vs. gibi biriken ıvır zıvırları attım. Hiç sevmiyorum ya ne çabuk birikiyor. Nerde olduğunu bilemediğim bir çok şeyi de buldum :)) Ama tek bir şeyimi bulamıyorum, deli olacağım. Telefon defterim kayıp. Halbuki yine ortalarda yoktu, ben onu geçenlerde bulmuştum. Kimbilir nereden çıkacak, kitaplıktan çıkmadığına göre...

*** Ben işimin başında olmazsam hiçbir şey vaktinde olmuyor. İlla benim el atmam lazım, ben de yapacak gücü bulamayınca sinir oluyorum. Günler de o kadar hızlı geçiyor ki, doğum yaklaştıkça hem heyecanlanıyorum hem korkuyorum.

*** Kendi işimi kendim göremediğim için ve evde olmaktan çok bunalmışım arada gözyaşı yağmuru tutuyor. Hele evde küçük bir çocuk varsa ağır bir hamilelik geçirmek ne zormuş. Bilseydim bir yıl daha beklerdim. Neyse eşim ne oldu yine dedi. Ona da kızdım, ee ne yapayım iki haftada bir ağlıyorsun olağan oldu artık dedi. :)

*** Yardımcı konusunda hala bir gelişme yok, bakalım bekliyorum, birileri gelsin de görüşeyim diye...

*** Buradan bir doktor tanıdığım bebekler çok erken doğmaya kalkarsa Marmara Üniversitesi Hastanesine git dedi. Çapa veya Cerrahpaşa uzak. MÜ'nün de hastanesi ve doktorları nasıl hiç bilmiyorum yani. Ama yakın bize.

*** Unutkanlığım son safhada, elime aldığım bir şeyi kaldırıyorum ama nereye koyduğumu sonra hiç hatırlamıyorum. Günlerce arıyoruz, nerelerden çıkıyor. Daha çok balık yemem lazım galiba. :)

*** Son olarak, geçen gün biri bana mail attı. Trafik kazasında ikisi ölen üçüzlerin haberinin linkini vermiş, bakarsanız sevinirim umarım sizinkilerin başına bu kötü olay gelmez, allah sizi ve meleklerinizi korusun demiş.
Şimdi ben bu mailden ne anlamalıyım. İyi niyet dilekleri mi? Üçüz hamile bir bayana böyle bir mail atmak uygun mu? anlayamadım.

18 Eylül 2007 Salı

Danışmanlık şirketleri yine yardımcı konusu...

İsimsiz yorum yazan bir arkadaş, danışmanlık şirketlerini arayın demişti. Ben şimdiye kadar yüksek ücret söyleyeceklerini tahmin ettiğim için aramamıştım. Bu sabah arayayım artık bari dedim ve aradım. Sonuç şu ki ilkinde üçüz hamileyim deyince kadın bana 900 + yol dedi. Size gelecek kişinin uzun soluklu olması lazım falan dedi. Bebek baktırmayacağım dememe rağmen, bundan aşağı size kimse gelmez hatta bebekler doğunca 1000'e falan çıkartmanız lazım dedi. Ben bir eşimle konuşayım dedim ne diyeyim. :)

İkinci aradığım şirkete hamileyim, üçüz falan demedim. İstediğim işi söyledim, fiyatları sordum 700 + yoldan başlıyor dedi. Biz 600 + yol düşünmüştük dedim, bakalım o fiyata gelmek isteyen olursa ararız dedi. Üçüz bebek beklediğimi duyunca kesin onlar da arttırır.

Yaw çok yüksek rakamlar bunlar. Ben şimdi eski işimde çalışıyor olsaydım, devlet bana 1200 maaş verecekti sanırım. Boşuna yüksek lisans falan yapmışım, çocuk bakıcısı olsaymışım kesin daha fazla kazanırmışım. Doktora derslerinde de saçlarım beyazlamazdı. :P

Bizim semtte o kadar yüksek rakamlara çalışan yok, eh çok lüküs bir semt değil, orta karar, semtin aşağı kısımlarında ihtiyaç sahibi insanlar da var ama bana denk gelmiyorlar. Bir de çoğunun küçük çocuk derdi oluyor. Bize biraz çocukları büyümüş, sık sık mazereti çıkmayacak insan lazım. Alt kattaki komşumun ikizleri var yardımcısı 550 ye çalışıyormuş, sadece yemek yaptırmıyor. Sitede başka biri de 650'ye çalıştırıyor galiba, artı yol da olabilir.

Ben yine eş dosta etrafa söyleyeyim bari...

Unutkanlık ve sobe

Hamilelik bende acayip bir unutkanlığa sebep oluyor, resmen bunuyorum :P Doğum sonrası emzirme döneminde de böyleydim. Söylenenleri yanlış anlamalar, saçmalamalar, idrak edememe... İçtiğim vitaminler bile yetmiyor anlaşılan :)

Şimdi ikinci kere sobelenmişim, daha ilkini yazamadım, sevgili Sabahnur beni çantamdakiler ile ilgili sobelemişti. Bunu da unutmadan yazayım da sonra ikincisini yazarım :)

Tek başına dışarı çıkacaksam uzun saplı boynumdan taktığım küçük çantamda:
  • Cüzdanım,
  • Ev anahtarım,
  • Arabamın anahtarı,
  • Ruhsatım (genelde arabada aslında ;)
  • Güneş gözlüğüm (onsuz araba kullanamam)
  • Çantamın iç fermuarlı gözündede sürekli duran bir tarak ve bir ayna olur.

Minik bir cep ıslak mendili almayı hep unuturum, nadiren o da oluyor...

Kızımla dışarı çıkacaksam ya büyük bir çanta alırım ya da tüm gün kalınacak bir yerse ona ayrı atta çantası hazırlarım. Kısa seyahat çantası malzemelerini yazıyorum, uzununda giysi sayısı artıyor sadece, benim eşyalarımın yanına kızımınkiler:

  • Bir kaç ay önce bir iki bez alırdım şimdi bir-iki adet iç çamaşırı,
  • Islak mendil poşeti, ama kullanılmış, en hafif olanını seçerim...
  • Bir adet tişort ve şort ya da bir elbise
  • 1 şişe su
  • 1 paket çubuk kraker
  • Bir de serin olma ihtimali olan bir yerse üzerine giysin diye uzun kollu önden fermuarlı bir üst.
  • Onun güneş gözlüğü, kremi ve şapkası...

Bu kadar, her zaman minimum malzemeyle dışarı çıkmaya çalışmışımdır. Fazla eşya taşımayı sevmiyorum. Üçüzler olunca bu pek mümkün olmayacak, büyük ihtimal bavulla çıkarız :))

Sobelenmemiş yada ebelenmemiş kimse kalmamıştı herhalde.. ;)

17 Eylül 2007 Pazartesi

Yardımcı Fiyaskosu

Geçen hafta pazartesi birinin gelip başlayacağını söylemiştim, tabi herkes geldi başladı sanıyor ama yanılıyor. Kimse gelmedi, aramadı. Ben aradım, gelecek hanımın yengesi ameliyat oluyormuş o gün, onun yanındaymış. Telefon numaramı kaybettiği için de arayamamış. Yengesine bakması gerektiği için de gelmeyecekmiş.

Ben yine arayışlardayım tabi, ama kimse yok. Geçen arkadaş birini getirdi, o da uygun değildi. Nasıl yemek yapacağı şüpheli, pantalon ütüleyemiyormuş, akşam çocuğunu okuldan alabilmesi için en geç 5:30 da çıkması gerekiyormuş falan filan...

Geçenlerde arabayla Kimse Yok Mu derneğinin önünden geçtim. İnternetten telefonunu bulup aradım, ben birine iş vermek istiyorum dedim. Siz ihtiyaç sahibi insanları görüp buluyorsunuz, ben kimseyi bulamadım. Yemek + ev işlerini yapacak ihtiyaç sahibi temiz düzgün birine aylıklı iş vermek istiyorum dedim. Telefonumu bıraktım. Bakalım arayacaklar mı? Biri çıkacak mı? Aslında böyle şeylerde de aracı kurum gibi çalışsalar, ihtiyaç sahipleri ile insan arayanları da birleştirseler hiç fena olmaz :))

14 Eylül 2007 Cuma

23 hafta 1 gün

Öncelikle herkese hayırlı ramazanlar diliyorum. Hepimiz için hayırlı olsun, güzellikler getirsin...

Bugün bebişlerimizi gördük. Onları iki haftada bir görmeye o kadar alıştık ki normal hamileler ayda bir görüyor, ben bir ay nasıl beklerdim bilemiyorum. :) Bugün yine kendi doktoruma gittim yani Enver Bey'e. Zaten ona devam edeceğim, kendisi tüp bebek doktoru olduğu için çoğul gebelik konusunda normal jinekologlardan daha tecrübeli. SSK'mı kullanarak gittiğim doktora devam etmeyeceğim yani. O bir kerelikti.

Bebişler büyümüşler bayağı bu kadar beklemiyordum. Bu haftalarda iyi büyüyorlar sanırım. İkisi 696 gr, biri 694 gr. Ultrasonun hata payı var tabi ama işte üçü de yaklaşık 700 gr demek oluyor ve üçü de eşit maşallah. Haftalarına göre normaller. Yani tek bebek bekleyen biri 23 haftada yaklaşık 700 grlık bir bebek taşıyorsa ben üç bebek taşıyorum fark sadece bu. ;)) Üçüz diye normal haftalarından daha küçük değiller çok şükür.

Bende de bir sorun çıkmadı çok şükür. Rahim ağzı da 4 cm hala ve herhangi bir dikişe gerek yok şimdilik. Kasıklarım acıyor artık, evden dışarı çıkamıyorum hatta evde de fazla gezemiyorum ama tüm bunlar normal.

Doktorum bir hafta sonra kullanmaya başlamam için rahim esnetici ilaç yazdı. Kasılma ve baskıyı engellemek için önlem alıyor. Sonra bir de bebeklerin ciğer gelişimi için iğne yazdı. Bu iğneye başka doktorlar bu haftalarda erken diyorlar dedim. O da ikiz değil, üçüz olduğunu ve şimdi yapınca daha sonra tekrarlandığı zaman daha etkili olduğunu söyledi. Her türlü tedbirimizi alalım dedi. Ayrıca progestan da başlayacağım yine.

Sonra günlük aldığım ilaçları azalttı. Kalsiyum ve magnezyuma gerek yok dedi. Zaten vitamin alıyorsunuz dedi ve sadece Elevit, babyprin ve demir hapı Ferro Sanol Duodenal'ı verdi. Yoksa mideniz kaldırmaz o kadar ilacı dedi.

Sağlık açısından durum böyle, yine güzel haberler çok şükür. İnşallah gebeliğim boyunca hep güzel haberler veririm.

Unutmadan çok da fazla kilo almamışım. Toplamda 7 kilo almışım, doktor gayet normal buldu. Diyetisyene falan git de demedi. Zaten oradaki herkes, hemşireler, psikolog hanım falan da iyi göründüğümü söylediler. Öyle bende fazla kilo görünmüyor. Karnım dev gibi :))

Hadi kilomu da yazayım bari :) 78,6 kg geldim. Tabi 50 kiloluk minik narin hanımlara çok yüksek gelebilir bu 70 li rakamlar ama benim boyuma göre ideal kilom da 64-66 kg zaten. İlk doğumdan kalan bir 5-6 kilo fazlalığım vardı. Artık üçüzlerin peşinde koşturmaktan fazlalık falan kalmaz herhalde ;))

11 Eylül 2007 Salı

Bebek şekeri

Kızıma hamileyken böyle şeylere hiç dikkat etmemiştim, hiç de bilmiyordum açıkcası. Ama şimdi görüyorum çok güzel şeker sepetleri ve bebek şekerleri var. Bunları yapan şirketler de var da ben kendim yapmak istedim. İnternetten örneklerine bakıyorum.

Geçen gün bir sepet aldım. Şimdi kumaş aldırıp bu sepeti süslemeyi planlıyorum. Ne renk olacağına karar vermedim, mavili pembeli de olur, yeşilli turunculuda. İçine de yine kendi hazırladığım bebek şekerleri/çikolata koymayı düşünüyorum. Süslü keseler yapabilirim ama bunlar için de aksesuar aldirmam lazım.

Asıl soru işte burda :)) Minik minik yapma çiçekler, minik yapma bebekler vs. gibi şeyler nerelerde satılıyor? Bilen var mı?

Ben biraz ev kuşu olup böyle şeyleri hiç bilmem de. ;))

10 Eylül 2007 Pazartesi

Bir Açıklama!

Burası benim günlüğüm, adı üstünde günlük. O gün ne hissediyorsam onu yazıyorum. Bazen kızgınlığımı, bazen ümitsizliğimi, bazen mutluluğumu, neşemi, sevincimi...

Bazen eşime alınır yazarım, ama bu ona aşık olmadığım ve mutlu olmadığımız ya da onun anlayışsız biri olduğu anlamına gelmez.

Bazen kızkardeşime kızar yazarım, bu da onu sevmediğim ve benim için yaptıklarını takdir etmediğim, Allah ondan razı olsun demediğim anlamına gelmez. Et tırnaktan ayrılmaz.

Bazen üç bebek birden sahibi olmaktan korktuğumu yazarım ama bu da onları sevmediğim ve sağ salim doğmalarını dilemediğim anlamına gelmez.

Bazen doktorlar ve tıbbi olaylar hakkında düşüncelerimi yazarım ama hamile ve o an duyguları ağır basan bir konumdayım, bu da benim her zaman doğru olduğum, mantıklı olduğum anlamına gelmez.

Bunları niye yazdım?
Hiiiç, içimden geldi. :)

8 Eylül 2007 Cumartesi

Burçlar

Burçlara ve astrolojiye biraz meraklı olduğumu yazmamıştım. Günlük fallara değil ama burçlara göre kişilik özelliklerine ve doğum günü, saati ve yılındaki yıldızların etkilerine inanırım. :) Bunun ilmi olduğunu duymuştum, hatta sağlık üzerinde etkileri de var.

Anne: Kova
Baba: Yay
Abla: Kova

Bebişler ?
33 haftadan erken doğarlarsa: Akrep
33-37 arası doğarlarsa: Yay
38 haftayı bulurlarsa (ki mucize olur :)) : Oğlak olacaklar...

6 Eylül 2007 Perşembe

Hamileyim, duygusalım, ne yazsam yeridir...

Bugünlerde ADSL o kadar kopuyor ki hiç kimseyi okuyamıyorum, okusam yorum yazamıyorum. Şimdi kopana kadar bir şeyler yazayım.

İçim daralıyor bugün, nasıl ferahlanır bilmiyorum. Bir şeyleri kırıp döksem, avaz avaz bağırsam, bir yerleri yumruklasam işe yarar mı bilmiyorum. Yarasa da yapamam herhalde...

Evimde özgür değilim, mutfağımda bir şeylere dokunmaya çekiniyorum. Kırılmasın diye her şeyi içime atıyorum, küstürürsem yanarım. Mecburum, ihtiyacım var. Kızımı etkileyen davranışlarına müdahale ediyorum ancak, onda da ne kadar başarılı olduğumu bilemiyorum. Herşeyime karışıyor, sanki kaynana. Kayınvalidem bile böyle değil, hatta hiç değil, o bir melek Allah bozmasın. Çocukken de suuus diye yalvarırdım zaten...
Ciyaaaaaaaaaaaaaaaaak diye bağırasım var. Beni en iyi anlayacak kişiyi yani annemi aradım söyledim; sen uyar, o kendini burada zanneder dedi. Bir yere kadar uyarabiliyorum gerisi mümkün değil. Evet Allah razı olsun o olmasa şimdi mahvolmuştum ama napiiim bir müddet sonra dayanamıyorum işte...

Eşimden, kızımdan ve benden oluşan minik ailem, özgür evim, rahatlığım neredesin? Bundan sonra hep evimizde birileri olmak zorunda mı şimdi? Pazartesi de bir kadın ev işlerine yardımcı olarak başlayacak. Tanımadığım biri evimde gezinip duracak offff offffff...

Yalnızlığımı seviyorum ben...

Geçen gece yarısı da uyandım ve nefes alamıyorum. Yani alıyorum da sanki yetmiyor, şöyle sık sık derin derin nefes alma ihtiyacı duyuyorum. Bazen içimi çok sıkıyorum galiba. Bu durum daha önce de olmuştu psikolojik... Masterda ve doktora tez konusu ararken bir ara böyle uzun müddet nefes alamıyorum diye geziniyordum.

Bir de şu acelecilik huyum olmasa, her şey hemen olsun istemesem, öyle olmayınca da istemeye istemeye beklemek zorunda kalmasam.

30 Ağustos 2007 Perşembe

30 Ağustos ve çok güzel haberler...

30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.

Güzel bir günde güzel haberler var. :) Dün ayrıntılı ultrason randevumuz için Prof. Dr. Atıl Yüksel'e gittik. Gönlüm hep bebeklerimin çok sağlıklı olduğunu söylese de bir yerlerden bir şey çıkarsa diye de fısıltılar geliyordu.

Sıram geldi, muayene odasına girdim ve hazırlandım. Doktor Bey, güleryüzlü hoş biriydi. Oturdu bebeklere bakmaya başladı. Önce üçünün de yerlerine baktı, ve onlara sıra numarası verdi. Bebek1(Fetus1) alttaki erkek, bebek2 annenin solundaki kız ve bebek3 de annenin sağındaki kız. İlk olarak bebeklerin kalplerine baktı. Üçünün de kalbinin durumu iyiydi. Sonra 3 numaradan başlayarak incelemeye başladı. Bu arada kendi kendine mırıldanıyordu. Ne dediğinizi duyamıyorum dedim. Kendi kendime konuşuyorum, üçüz bebek konsantre oluyorum dedi. Ben size gerekli bilgileri vereceğim dedi. Ben de sesimi kestim, konsantrasyonu bozulmasın di mi yani :).

Sürekli kendi kendine konuşarak bebekleri inceledi, beyinlerini, kemiklerini, organlarını, parmaklarını, dudakları, burnu ve gözleri, arada bize de bir şeyler anlattı. Benim gözüm ekranda kulağım onun mırıltılarındaydı. Arada damar sayısı iyi, tamam vs. gibi şeyler duydukça keyifleniyordum. 3 bebeğin de incelemesi bitti, ve üçü de normal görünüyorlardı, anomali belirtisi yoktu. Sonra odasına geçip biraz konuştuk. Doktor ne amniyosentez ne de daha sonra tekrar bir ayrıntılı ultrasona gerek görmedi. Bebekler gayet iyi görünüyorlar şimdilik, yeterki erken doğurmayın dedi. :)

Muayenehaneden ne kadar mutlu ve rahatlamış çıktık anlatamam. Eşim de ben de hem bebekler sağlıklı olduğu için hem de Atıl Yüksel'e gittiğimiz için memnunduk. Atıl Hoca, gerçekten çok iyi. Biz ilk bebeğimizde de ayrıntılı ultrason yaptırmıştık, bize hiç böyle gelmemişti. Eşim zaten hiç hatırlayamadı, biz böyle bir şey yaşamadık dedi. Ben de yaşadık ama buna benzemiyordu dedim.

Doktorun ismi benim karşıma internette çıkmıştı ve ayrıntılı ultrason için ona gitmeyi kafaya koymuştum. En iyisi o deniyordu. İyi ki gitmişim.

Bebek1 erkek: 500 gr, bebek2 solumdaki kız 413 gr, bebek3 sağımdaki kız 436 gr görünüyorlar. Erkek olan kızların altında kalmış ama semirmiş. :)

Akşam üstü kendi doktorum Enver Kurt'u aradım. Çok iyi olduğumu, ayrıntılı ultrason sonucunun iyi olduğunu ve paylaşmak istediğimi söyledim. Güldü bana. İki hafta sonra kontrolüm var.

29 Ağustos 2007 Çarşamba

Önüm arkam...

Sağım solum tadilat, delirmek içten değil. Evimizin hemen yanındaki okul tadilata girdi, yıkıp yeniden yapsalar daha iyiydi. Sabah sekizde taarrrr tarrrr sesler başlıyor, akşam 6'ya kadar ve cumartesi pazar da çalışıyorlar. Okul bu dönem açılmayacak zaten, yandık. Karşı dairemin içini de tamamen yıkıp yeniden yaptılar o bitti, üst katım başladı. Pazar günü annemlere gittik onların da mutfak yok, banyo yok, daha sıva olacak vs vs... Bahçede oturduk ve yiyecek birşeyler biz götürdük. Bu son gelişim artık siz gelin dedim. Bundan sonra 45-50 dakikalık şehirlerarası bir yola çıkabileceğimi sanmıyorum.

Bu gün ayrıntılı ultrason randevum var, öğleden sonra. Gelince yazarım neler olduğunu, bebişlerin durumunu. İnşallah doktor iyi şeyler söyler, biraz içim ürperiyor.

Dün Esra'nın önerdiği doktor hanımla konuştum. O üçüzlerini 36 hafta taşımış ve kiloları da 2.5 ile 3 kg arasındaymış. Ben inatçıyım, dayandım dedi. Hem de 20. haftadan sonra hep yatmış, problemliymiş hamileliği ve son bir ay da serum takılı olarak hastanede yatmış. Bakalım ben nasıl olacağım, yarın 21 haftam dolacak. Çok şükür bir kanamam olmadı, ama karnım şaşırtıcı bir hızla büyüyor. Kendimi ortadan ikiye yarılacak gibi hissediyorum :)

27 Ağustos 2007 Pazartesi

Kandil


Berat kandiliniz mübarek olsun. Dualarınızda bizleri de unutmayın...

26 Ağustos 2007 Pazar

Hoşgeldin Deniz Efe


Hoşgeldin dünyaya Deniz Efe. Allah sana ve ailene uzun, mutlu, sağlıklı ömürler versin...

25 Ağustos 2007 Cumartesi

Son Bir Haftada Yazamadıklarım :)

Aslında geçen cumartesi bizim için en önemli işlerden birini hallettik ama isim ve doktor konusunu yazınca onu hemen yazmadım.

Eşimle beraber geçen cumartesi eminönüne gittik ve bebe çeyiz sarayından bebişlerimizin ilk ihtiyaçlarını aldık. Aslında giderken premature bebek kıyafeti bulacağımızı düşünmüyorduk, bir sonraki aşama için alırız diye düşünüyorduk ama öğrendik ki İdil bebe premature bebek giysisi üretiyormuş. İdil bebenin mallarını daha önce kullandığım için antialerjik ve kaliteli olduğunu biliyorum. Premature hastane çıkışı, pijama takımı ve bodylerinden aldik. Sonra normal seviyeye geldiklerinde de giyecekleri pijama tarzı şeylerden aldık biraz. Battaniyeleri, pikeleri, nevresim takımları, yorganları, kremleri, biberonları gibi ihtiyaçların hepsini aldık. Aldıklarımın fotoğrafını çekince daha detaylı yazacağım. Şimdi hepsini bizim odaya dolabın üzerine yığdık. Üçüzlerin odasına bir dolap ayarlayınca yerleştiririm, o zaman da fotoğraflarını çekerim.

Sonra bu hafta bir kaç yere gittim arabayla, rahat araba kullanıyorum ama sorunum şu ki inince gezemiyorum. Kasıklarım öyle acıyor ki, sanırım bundan sonra daha da ağırlaşıp iyiden iyiye yürüyemeyeceğim. Koskocaman karnım var, değil 5 aylık 8-9 aylık gibi.

Asıl haftanın süprizi ve yaptığım son faliyet; çok tatlı, hoş, güzel bir blogger anne ve onun yakışıklı atom karınca oğluyla tanışmaktı. Kendisi bebişler için öyle güzel şeyler almış ki ne diyeceğimi bilemedim. Çok teşekkür ederim, çok mahcup oldum ben. Bebeklerin eşyalarıyla beraber hediyelerimizin de fotosunu çekerim. Ben gezinemediğim, onlar da oturamadıkları için sohbetimiz zor şartlar altındaydı. Olsun yine de güzeldi. :)

23 Ağustos 2007 Perşembe

İsim????

Arkadaşlar 3 tane isim bulma gibi bir derdimiz var, biz kızımın ismini bile zor bulmustuk, cocuk dogdugunda hep bebek x olarak anılmıştı. :) Şimdi iki kız bir erkek ismi için önerilerinizi bekliyoruz. Anlamlı ve de sakin bebek isimleri olursa güzel olur...

Yalnız, şu dönemde çok popüler olan Duru, Efe, Zeynep, Ece gibi isimler olmasın lütfeeeen... Bu isimleri koyan arkadaşlar da alınmasın çevremizde ve ailemizde o kadar var ki o yüzden yani...

Sevgiler

22 Ağustos 2007 Çarşamba

19 hafta 6. gün kontrol

Önümüzdeki haftaki ayrıntılı ultrasondan önce doktor bebişleri bir göreyim demişti. Biz de bu gün gittik, kontrolümüzü olduk.

Doktor bu sefer bakmaya alt kısımdan başladı ve hemen işte oğlanın pipisi diye resmini aldı. Biraz yukarı çıkmış kendiniz kızların altında kalmaktan biraz kurtarmış diyor. :)
Bebişlerin üçü de iyi çok şükür.

Bebek1 sol üst: Kız, 412 gr
Bebek2 sağ orta: Kız, 441 gr
Bebek3 alt: Erkek, 450 gr

Ben çok kilo almışım iki haftada 2 kiloya yakın, doktor dikkat etmemi istedi, hatta bir diyetisyene yönlendirecek. Fazla da yemiyorum aslında ama haraketsizlikten oluyor. Fazla haraket etme, gezme dedi.

18 Ağustos 2007 Cumartesi

Amniyosentez üzerine...

Siz vermiştim bu konuda düşüncelerimi ve yaşadıklarımı yazacağıma, o yüzden şimdi fırsatım varken ilk hamileliğimdeki tecrübemi ve bu konuda ne düşündüğümü yazıyorum.

Tüp bebek denemesine başlamadan önce eşim de ben de genetik analiz yaptırmıştık ve bir sorun çıkmamıştı. Sonra ilk denememizi 2004 yılının mayıs ayında yaptık ve mutlu sonuç bir bebek bekliyorduk. Mutlu mesut doktor kontrollerine gidiyoruz, doktorumuzun dediği testleri yaptırıyoruz. Ense kalınlığı ölçümü ve buna bağlı olarak yapılan ikili test (11-14 testi de deniyor, o haftalarda yapıldığı için) sonuçlarımız iyi çıkmış, bir sonraki doktor kontrolünde bebeğimizi izliyoruz. Doktor birden başında bir kist gördü, ben de gördüm başında yuvarlak bir karaltı olarak görülyor ultrasonda bakarken. Hamileliğin ilerleyen haftalarında geçecek bir kan pıhtısı olabilir dedi, bazen böyle durumlar görülebiliyor dedi. Yine de amniyosentez önerebilirim dedi ve yandaki doktor arkadaşını çağırdı. Esra bir bakar mısın diye. Esra Hanım geldi baktı, amniyosentez öner dedi, gitti. Amniyosentezi Esra Hanım yaptığı için onun için çok ufak bir işlem, o yüzden çok rahat. Neyse doktorumuz ben öneririm, siz isterseniz yaparız dedi. Bizim amacımız sizin eve sağlıklı bebek götürmeniz dedi, içimiz rahat olsun falan bir şeyler söyledi işte. Ben de tamam yaptıralım dedim. Dedim ama klinikten çıkıp da arabaya binince ağlamaya başladım. Eşim neden ağlıyorsun dedi, ben de moralim bozuldu ağlayamazmıyım, amniyosentez 35 yaşından büyük kadınlara yapılıyor, ben daha 28 yaşındayım, ya bebek hastaysa diye bir sürü bir şeyler söyledikten sonra ağlamama devam ettim.

Eğer doktor ultrasonda herhangi bir şey görmemiş olsa ve test sonuçlarının iyi çıkmasına rağmen böyle bir şey istemiş olsa inanın tek düşüncem para kazanmak için istiyor derdim. Ama ultrsonda gözle görülür bir şey vardı. Bebeğim hasta olabilirdi ve bu korkunç bir durumdu. Amniyosentezi 16. haftada yaptırdım galiba, zaten belli bir haftadan önce yapılmıyor. Sonuçların çıkması 3 hafta sonra deniyor ama bazen bu süre biraz daha uzayabiliyor ve 4 haftayı bulabiliyor.

O sonucu beklediğimiz haftalar eşim ve benim için kabus gibiydi. İkimizin de morali çok bozuktu. Ya bebek down sendromluysa ne olacaktı? Sonuç açıklandığında bebek neredeyse 5 aylık olacaktı ve biz hasta diye 5 aylık koskocaman bir canlıyı bir bebeği öldürtecek miydik? Yoksa hasta bir bebek dünyaya getirip, tüm sorumluluğu üstlenip çok zor bir hayatı mı seçecektik. Bu tür düşünceler beynimizi kemiriyordu. Sonuç açıklanmadan bu konu üzerinde konuşmamaya çalışıyorduk ama ikimizde de 5 aylık bir gebeliği sonlandıramayacak olma eğilimi vardı.

Çok şükür test sonucu temiz çıktı ve bir kızımız olacağını kesin bir şekilde de öğrendik. O kadar rahatlamıştık ki anlatamam, gerçekten yaşananları kelimelerle anlatmak çok zor.

Sonra bir karar verdim, bir daha hamile kalırsam gerçekten gerekmedikçe amniyosentez falan yaptırmayacaktım, çünkü ne olursa olsun bebeği doğuracaktım. Şimdi üçüz hamile kalınca 2li veya 3lü test yapılmıyor, ense kalınlıkları normal çıktı ve amniyosentez önerilse de kabul etmedim. Böyle test mest olmayınca da çok rahat oluyormuş, hiçbir şeyin sonucunu merak etmiyorsun. :) (Bu bana özel bir durum, siz yine de kendi doktorunuzu dinleyin ;) )

İnternette bazen doğum hikayeleri okuyorum, ve kimi arkadaşlar o kadar zorluklar yaşayıp sonra mucizelerine kavuşuyorlar ki, hayret verici. Geçenlerde okuduğum bir tanesinde test sonuçları iyi çıkmamış ve amniyosentez yaptırmış bir anne adayı, down sendromlu olacağı söylenen bebeğini doğurmaya karar vermiş ve doğurmuş. Evet bebeği gerçekten down sendromluymuş ama en hafif cinsinden ve eğitilebilir cinsindenmiş. Bunun için hem şükrediyor hem de iyiki doğurmuşum yavrumu diyordu.

Böyle kararlar çok zor kararlar, herkesin verebileceği kararlar değil. Allah kimseyi zor durumda bırakmasın, herkes sağlıkla sıhhatle bebeklerini kucağına alsın.

Amniyosentez, basit bir işlem. Karnınıza iğne batırılıyor ve bebeğin içinde bulunduğu sudan alınıyor. Bir kaç dakika sürüyor ve acı hissetmiyorsunuz. Doktorlar gerçekten gerek görüyorlarsa, hamileliğiniz boyunca içiniz rahat etsin diye yaptırabilirsiniz. Düşük riski var ama oldukça az. Ama yine de bence lüzumsuz yere yaptırılacak bir işlem de değil.

Not: İkili test bilgisi için http://www.gebelik.org/dosyalar/prenatal/nukal.html
Üçlü test bilgisi için http://www.gebelik.org/dosyalar/prenatal/uclutest.html
Ayrıntılı ultrason için http://www.gebelik.org/dosyalar/prenatal/1923.html
ikinci düzey ayrıntılı ultrason http://www.gebelik.org/dosyalar/ileritetkikler.html
Yukarıdaki adreslerdeki bilgileri okursanız, daha iyi bilgi sahibi olursunuz...
Sevgiler...

17 Ağustos 2007 Cuma

19hafta1gün

Bugün bebeklerim 19 hafta 1 günlükler. Bir haftadır artık hareketlerini çok rahat hissediyorum. Çok komik oluyor, bir çok yerden pıt pıt hareket geliyor. :)

Bu hafta ilk kez bebeklerime ciciler aldım. Ben genelde kızım için markaların sezon sonu indirimlerinde seneye giyeceği, ihtiyaç duyacağı şeyleri alıyorum. Sonra bir daha sezon kazığında çok fazla alışveriş yapmama gerek kalmıyor. ;) Yine aynısını yaptım, kızıma önümüzdeki bahar ve yazın giyeceği şeyleri aldım. Bebeklerin de normal doğmaları gereken tarihten büyüklüklerini hesaplayıp onlara da bir çift yazlık dışarı giysisi aldım. Normalde 40 hafta 10 Ocak, dolayısıyla önümüzdeki haziranda bebeklerin 6 aylık büyüklüğünde olması gerekiyor, yani inşallah... :)

Esas ilk gerekecek bebek giysilerini, ayaklı alt pijamalar, bodyler, pikeler, yedek nevresim vs. vs. karşıdan, eminönünden almayı planlıyoruz. Kızım doğmadan önce de oraya gitmiş ve tüm ihtiyaçlarını bir yerden hiç yorulmadan almıştık. Sultanhamam da bebek çeyiz sarayı diye bir yer var. Bebek arabası, anakucağı gibi şeyler dışındaki tüm ihtiyaçlarını oradan temin etmiştik ve ben gezmek zorunda kalmadığım için yorulmamıştım. Ayrıca ürünler de kaliteli, pijamalar, bodyler dandik değil, zararlı madde içermiyor..

Açıkcası bebekler o kadar çabuk büyüyorlar ki herşeyi çok kısa süreli giyiyorlar. Alışveriş merkezlerindeki ismini yazmayacağım bebek mağazalarına bakıyorum, bir bebek atletini bile fahiş fiyata satıyorlar. Ne gerek var, bence israftan başka bir şey değil. Kimse bana kızmasın bu benim şahsi düşüncem. Bebeklerin sadece sokak kıyafetlerini alırken tercihim markalı yerler, onlar da indirimdeyken.

Diğer ürünlerde de en pahalı ile en ucuz arasındakini tercih ediyorum genelde. Mesela kızıma bebek arabası almıştım, inanın hiç binmedi denecek kadar az bindi. İyi ki MacLaren yerine Graco almışım. Sonra baston puset aldım, onu daha iyi kullandık. O da Chicco Caddy. Onu kullanmayı da 2 yaşından sonra bıraktı, yürüyor. Uzun müddet yürüyor. Görüyorum onun kadar çocuklar biniyor ama bizimki yürümeyi tercih ediyor.

Cimri olduğumu sanmıyorum, ama tutumluyum sanırım. Her zaman aklıma gelir, tek bir hastalık insanda ne var ne yok herşeyi silip süpürebilir. O yüzden ortayı bulmaya çalışıyorum. Ayrıca ben küçükken, annemin diktiklerini giyer, bayramda alınan ayakkabılarım başımın ucunda yatardım ve mutlu olurdum. Şimdi imkanlarımı kullanıp çocuklarıma herşeyin en iyisini alsam, her istediklerini alsam, herşeyin alınabildiğini sansalar, ilerde tatminsiz, mutsuz olurlar gibi geliyor...

Neyse işte sabah sabah klavyemden bunlar döküldü, hoşcakalın, sevgiler...

11 Ağustos 2007 Cumartesi

Cinsiyetler... ;)

Öncelikle, geçmiş kandilinizi kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.

Gelelim haberlere; geçen hafta eşim SSK karnemi çıkarttı, doğumda SSK'dan faydalanalım diye ve düşündük ki hiç kullanmadığımız ve bilmediğimiz bir prosedür bari en az 1 kere SSK li olarak gideyim de muayene olayım. Bu yüzden dün Sema Hastanesinde Şeyma Hanım'a muayene oldum. Bebekler 18 hafta 1 günlüktü. Ortam, doktor, odası ve ultrason cihazı gayet iyiydi. ayrıca üstteki ekrandan da seyredebiliyordun. Bebişlerin kalp atışını da dinletti. 3 ü de gayet iyiler, çok şükür, maşallah... Sırayla muayene etti, şimdi ilkine sol üstte baktı kız dedi net bir şekilde, sonra sağ ortaya baktı ona da net bir şekilde kız dedi. Sıra sonuncuya geldi, Allah dedim içimden buna da kız derse şimdi diye biraz heyecan yaptım. Ne yalan söyleyeyim, tabiki önemli olan sağlıklı ve hayırlı olmaları ama 3 tane çocuk doğurcam tabiki isterim en az bir tanesi farklı olsun diye. Neyse efendim, bu üçüncü uzun müddet kendini göstermedi mi! Artık onu göremeyeceğiz herhalde diye düşünürken son anda döndü ve doktor ona da net bir şekilde erkek dedi. :) İçin için bir oh dedim valla...

Açıkcası ay sonundaki detaylı ultrasondan önce ben pek emin olamayacağım bu durumdan ama olsun en azından alışveriş yaparken kız giysisi alacağımı biliyorum :))

Bana dinlen, bol bol su iç dedi, kalsiyum ve magnezyum takviyesi verdi. Kalsiyuma bu hafta, magnezyuma bir hafta sonra başlayacağım. Tabi bugün öncelikle kendi doktorumla da görüşeceğim, bundan sonra yine kendi doktoruma gideceğim çünkü o tüp bebek doktoru olduğu için çoğul gebeliklerde çok daha tecrübeli bence...

İşte bunlar güzel haberlerdi, şimdi de sabah sabah canımı sıkan sinirlerimi bozup beni ağlatan olaya geleyim. Bulduğum yardımcı dün oğlum hasta diye gelmedi, bugün de aradım, bundan sonra gelmeyeceğim iki evin işini yapamıyorum falan fıstık bir şeyler demez mi? Kala kaldım. Zaten hiçbir şey yapacak gücüm yok, akşam eşimin yaptığı menemenle idare etmişiz. Bugün yapılacak bir sürü iş var... Telefonu kapattıktan sonra sinirlerim boşandı birden, ağlaya ağlaya annemi aradım. Kızkardeşime bizim evin yolu göründü yine. Annem de niye ağlıyorsun, zaten burada bir işi yok, gönderirim akşam gelir dedi. Yeğenini de çok özlemiş. Neyse biraz rahatladım. Sonra da bir iki kişiyi aradım, bana yardımcı bakınır mısınız diye...

Aslında yatılı bir Türkmen kadının gelme durumu var ama sorun bizim şu anda yatılı kişi alıp yatıracak şekilde evi düzenlememiş olmamız... Kızımın küçük bir odası var, oturma odasını da üçüzlere yapacağız ve daha düzenlemedik. Gelen kişi hem yatacak hem eşyaları olacak, üçüzlerle aynı odada mı yatacak? Off bilmiyorum yaaa, salonda ancak kız kardeşim yatabilir, oranın kapısı yok, zaten artık orada oturulacak. Tek yaşama alanı...

Neyse işte kafam bu konuda karışık... Bakalım inşallah bir çözüm buluruz.
Herkesi öpüyorum, dün gece tüm bebiş isteyenlere (isimle), tüm anne adaylarına ve tüm annelere dua ettim. Umarım sizler de beni unutmazsınız...
Sevgiler...

8 Ağustos 2007 Çarşamba

Son durumlar...

Bu sabah erkenden uyandım, hazır herkes uyuyorken geçtim bilgisayar başına listemdeki bebişleri annelerini ziyaret ettim. Listeme henuz yazmayı unuttuklarım da var ama bir fırsatını bulunca yorumları araştırıp kimlermiş bakmam lazım... Herkese yorum yazamadım tabi ama okudum, bilin yani herkesten haberim var ;)

Son zamanlarda genel olarak iyiyim, bir kaç kere çıkarttım nedense o kadar. Çoğul bebek sahibi anneler ile konusup tecrübelerinden faydalanmaya çalışıyorum. Eşimle ilk etapta neler almamız lazım nelere ihtiyacımız var onları konusuyoruz. Kızımdan kalan bir kaç parça şey var, bir adet bebek arabası, anakucağı (oto koltuğu), baston puset, mama sandalyesi falan... Gerçi bastonla mama sandalyesini hala kullanıyoruz ama kardesleri kullanana kadar bırakır... Bir ihtiyaç listesi oluşturmaya çalışıyorum. Bir iki arkadaştan da anakucağı gelecek, bir arkadaş biberon sterilizasyon makinasını verdi falan filan... İnternetten ikinci el ikiz bebek arabalarına ve park yataklara da bakıyorum... Bebek arabasının birini ikiz diğerini de evdeki olarak karar verdik. Zaten üç bebekle tek başına çıkamam. Bir de üçüz arabaları tren gibi bir garip, çocuklar sıkılır onda.... Bakınız Şekil 1a. ;)



Efendim kocacığım, bu bebeklerin masrafını oldukça düşünüyor anladığım kadarıyla. Geçen gün aldı eline kalem kağıdı önümüzdeki üç yıl bebeklerin ve bizim masrafımızı çıkardı. Listede neler var. Bez, ıslak mendil, ayakkabı, kıyafet, bakıcı, bebek maması, sağlık, oyuncak ve Prensesin kreşi ve tüm bunlara ev masrafını ekledi. Yıllık ortalama ne kadar harcayacağımızı ve aylık ne kadar kazanması gerektiğini hesapladı. :) Kendisi serbest çalışıp sabit gelirli olmadığından önümüzdeki üç yılın proje durumlarına bakacak herhalde. İş olmazsa diye endişeleniyor olabilir.

Tabi siz onun bu kadar düşünüp kastığına bakmayın, hem bebekler kısmetiyle gelir hem de elhamdülillah hepsine yeteriz, Allah istediği müddetçe...

Tabi biz yine de ekonomik olalım değil mi? Kızımda ilk çocuk olduğundan ona güzel bir oda döşemiştik, özenmiştik. Her şeyi sıfır almıştık. Şimdi 3 oda 1 salon evimizin 1 odası kızıma tahsis edildiğinden tek oturma odası kalıyor. Onu da üçüzlere yapacağız, odanın bir tarafında bir çekyat kalacak, üç adet de hamaklı park yataklardan alıp üçüzleri büyüyene kadar onlarda yatıracağız. Onların alt kısmına yatak koyunca uzun müddet yatabildiklerini duymuştum. Büyüdükleri zaman daha güzel bir oda yaparız artık. Aslında 2 erkek 1 kız olursa, sonraları kızı ablasının odasına verir ve iki erkeğe bir oda, iki kıza bir oda şeklinde döşerim diye düşünüyorum.

Oooo şimdiden nelerin hayalini kuruyorum değil mi? Şimdi ben iyiyken de bebişlere alışveriş yapmak, ayrıca kendi ihtiyaçlarımı almak istiyorum da şu cinsiyetler belli olsaydı daha iyi alışveriş yapabilirdim.

Saate bakınca aklıma geldi son günlerin önemli olayını yazmamışım, geçen hafta çarşamba yardımcım işe başladı. Gelir birazdan. Sevdim hanımı, gündüzlü. Eli yüzü düzgün, konuşması düzgün, yaptığı yenir biri. Genç 34 yaşında. Bir sorun çıkmazsa devam etsin istiyorum. Kızımla da iyi anlaştı. 500 YTL aylık ücret vereceğim bebekler doğana kadar. Yemek yapıyor, evi temizliyor, ev işlerini yapıyor yani kısaca. Ben ilgilenemeyince kızımla da ilgileniyor, çocuklarla iletişimi iyi, ayrıca yanlış bir cümle kurup kurmadığını da sürekli kontrol ediyorum. Çok önemli benim için, ben kızım için uğraşıyorum, biri bozsun istemem. :)

Bugün kızımla etrafdaki kreşleri gezeceğiz, eylülde verdik verdik yoksa kardeşleri doğunca veremeyiz, psikolojisi bozulur. Hadi bakalım, hoşcakalın, sevgiyle kalın...

31 Temmuz 2007 Salı

Güzel haberler (16h 4g)

Öncelikle geçen hafta perşembeden pazar gecesine kadar şehir dışında olduğum için yorumlara cevap veremedim, tüm arkadaşlara teşekkür ederim.

Dün doktor kontrolüm vardı ve gidip yine bebişlerimizi gördük. Çok iyiler maşallah, 16 hafta 4 günlük olmalarına rağmen 17-18 haftalık büyüklüğündeler. Üçü de iyi görünüyor, çok hareket ediyorlar. Doktor bu sefer de 2 erkek 1 kıza benzetti :)) 2'ye 1 olacak gibi ama ne olacağı belli değil. Sağlıklı olsunlar da, nasıl olursa olsun.

Ben de iyiyim çok şükür, bulantılarım geçti denebilir. Sağ tarafımdaki sancı için doktor bana metsil verdi :)) Bebeği olanlar bilir, gaz ilacı. Dahiliyecinin verdiği ilaçları da onayladı. Safra kesem olmadığı için enzim onlar sadece zaten. Başka bir sıkıntınız var mı diye defalarca sordu, ben de yok diye tekrarladım. Sadece ayaklarım bileklerim şişti ama o da 4 gündür uzanma fırsatı bulamadığım için. Gittiğim ortamda yatamazdım. ;) Bol akrabalı kalabalık bir ortama gittim de.

Pratik anne bana üçüz blog adresleri göndermiş, teşekkür ederim. Şimdi hepsine bakacağım. O kadar merak ediyorum ki, o kadar çok sormak istediğim şey var ki. Nasıl besliyorlar, nasıl uyutuyorlar, nasıl emzirdiler, üçünü bir mi yoksa ayrı mı yatırmak lazım? vesaire vesaire... :)

Bir de bir mail grubuna falan üye olmak istiyorum, anne bebek sitelerine bakarım ama mail grubu veya forumlara üye değilim. Şöyle ikiz üçüz anneleriyle konuşabileceğim bir gruba üye olsam güzel olacak ama hangisi daha iyi, daha çok anne var bilemiyorum, bir sürü gruba da üye olmak istemiyorum, takip edecek vakit bulamam. Tavsiyelerinizi bekliyorum...

25 Temmuz 2007 Çarşamba

Gaz sancısı, hastane vs vs...

Geçen cuma günü temizlikçinin sayesinde banyoda düştüm. Sular kesilecek seçimden sonra diye kovaya su dolduruyormuş, unutmuş gitmiş. Prensesim geldi, annecim sular akıyor diye ben de kalktım banyoya bir baktım sular taşıyor yerlere kapatayım diye girdim ama yerler havuz gibi olunca ayağım kaydı ve yere yapıştım. Allahtan kalçamın üzerine çok usturuplu bir şekilde düştüm. Ellerimle nereye tutunduğumu farkında değilim ama çenemi bir yere vurdum. Hemen üstümü değiştirip uzandım, bayağı bir müddet uzandım bebeklere bişi olacak diye çok korktum ama ağrım sancım falan olmadı. Bebekler zaten bulundukları suyun içinde güvende oluyorlar ama herhangi bir açılma veya düşük riski olursa diye korkuyor insan.

Eşime düştüğümü söylemedim, çok kızacağını biliyorum, dikkatsiz olan ben olacaktım. ;) O gece uyurken bir ara sancı ile uyandım ve sağ tarafımda ağrım sancım vardı. Bu daha önce de olan birşey olduğu için düşmeyle ve bebeklerle alakası yoktu. Sabah eşime beni dahiliyeye götürmesini söyledim ve pazartesi için randevu aldık. İlk doğumdan 40 gün sonra acil safra kesesi ameliyatı olmuştum, şimdi de başka bir şey çıkacak diye kendi kendime kuruntu yaptım açıkcası. Ne kadar kuruntulu bir insanım ben :)

Neyse, tahliller, ultrason falan derken sadece gaz sancısı olduğu ortaya çıktı. Ben de rahatladım. Gaz sancıları, hazımsızlık, şişkinlik, reflü ilerleyen aylarda bol bol çekecekmişim, safra kesemin olmayışı hamilelikte beni biraz zorlayacakmış. Doktoru çok sevdim, çok tatlı herşeyi detaylı açıklayan bir adamcağızdı. Tahlillerim sonucunda kolesterolüm çok yüksek çıktı. Hamilelik artışından da daha yüksek. İlaç verilemeyeceği için doktor diyet dedi. O kadar çok şeye dikkat etmem gerekiyor ki anlatamam. Hem üçüzleri sağlıklı bir şekilde besleyeceğim hem kendi sağlığıma dikkat edeceğim, nasıl olacak bilemiyorum. :)

Sema Hastanesi çok güzeldi, doğum için de gezdik, doktorlarla konuştuk, yeni doğan yoğun bakım konusunda bilgi aldık ve büyük ihtimalle bu hastanede yaptırabiliriz doğumu. Doktorların ne kadar tecrübeli olduklarını sordum, hemşireleri sordum. Acil durumlarda cerrahlarını sordum. Oldukça tatmin edici cevaplar aldık. Geçenlerde bir üçüzleri varmış 29 haftalık doğmuş ve 40 gün küvezde kalıp sağlıklı bir şekilde çıkmışlar. Bu hastanenin SSK ile anlaşması var, normal doktor muayenelerinde SSK'lılara %20 yirmi indirim yapıyorlarmış galiba. Benim hem özel sigortam hem de SSK'm var. Özel sigorta doğum primimi çok düşük ayarladığı için çok fazla bir faydası olmayacak bize. Sigortanızı yenilerken bu sene doğurcam diye söyleseydiniz diyorlar. Bebekler doğar doğmaz SSK karnelerini çıkartırsak hastanenin doğum paketi mi ne varmış gecelik küvez 350'ye geliyor. Tek bebek için. Ben daha önce telefonla sorduğumda gecelik 1000 (bin) YTL demişlerdi.

Daha önce yazmamıştım galiba, daha önce yeni doğan yoğun bakım ücretini öğrenmek için bir kaç hastane aradım (Amerikan, Acıbadem, Kadıköy Şifa, Sema...) ve hemen hemen hepsi tek bebek gecelik 800 YTL'den başlıyor ve buna ihtiyaca göre artı ilaç vs masrafları da ekleniyor. Hastanenin yeni doğan servisinin tecrübesi gerçekten çok önemli ve bu konuda en iyisi gerçekten Amerikan ama 3 bebegin gecelik 1ooo'er ytl den bir ay kaldığını hesaplarsanız ve çıkabilecek eksra masrafları, maddi açıdan oldukça zorlayıcı olacak...

Yine de son kararımızı vermedik, biraz daha araştıracağız...

16 Temmuz 2007 Pazartesi

14 hafta / 4. gün kontrol

Bugün yine bebişleri görmeye gittik, rutin 2 haftalık kontrolümüz oldu. Bebişlerin durumu gayet iyi maşallah, Allah hep sağlıklı gelişiyor görmeyi nasip etsin, gidip görünce çok rahatlıyorum. Biri 9.2cm, biri 8.8cm, sonuncusu da 8,45cm. Yani üçü de 9 cm civarı ve haftasına göre normalmiş. Bir tanesi dediğim gibi çok haraketli, biri ağzını açıp kapatıyordu.

Doktor cinsiyetlerine de bakmaya çalıştı, birinin kız olduğundan bayağı emin, birisi erkek gibi görünüyordu, ben de gördüm ama yine de emin olunamıyor. Üçüncüsü hiç belli değildi. Doktor bana sanki 2 kız bir erkek gibi geliyor dedi. Valla bana da öyle geliyor ama bilemem Allah'ın takdiri, sağlıklı olsunlar da... ;)

Rahim ağzı ölçümü de yaptı doktor. 45mm geldi, 25mm'den büyük olması gerekiyormuş. Şu anda iyi yani kapalı görünüyor. Gerekmedikçe serklaj dikişi (rahim ağzına dikiş atılması) yapmıyorlar. Şu anda gerekmiyor ama doktor iki haftada bir kontrol edecek, açılma varsa, eğer değerde düşme varsa yapacak.

Eşimle kızım da ultrasonda bebekleri seyrettiler. Kızım, bir sürü kardeş istiyorum diyordu, bir sürü kardeşi olacak. İnternetteki üçüz videolarının bazılarını onunla seyrettim. Uygun olanları tabiki. Hastaneye gidicez doktor kardeşlerimi çıkarcak diyor. Vakti geldiğinde büyüdüğü zaman diyorum ben de. Doğdukları zaman ne yapacak bilemiyorum, şimdi prensesler gibi, o zaman mecburen ilgi dağılacak. Kıskanmayı daha bilmiyor, inşallah o zaman da kıskanmaz. Şimdi ultrason resimlerine bakıyoruz, kafası, karnı, bacakları diye... :)

Doktorumuz, doğurttuğundan beri kızımı görmemişti, ilk kez bugün gördü ve çok tatlı olmuş dedi. Ee numune sağlam diye bu işlere giriştik ama yaktınız bizi dedim. :))

14 Temmuz 2007 Cumartesi

:) Örnekler

Biraz youtube da triplets videosu seyrettim, bu çok hoşuma gitti...

Two Terrific Years with our Triplets




http://www.youtube.com/watch?v=1bPqyqoWLTM

http://www.youtube.com/watch?v=JkVXv-vlCvs


http://www.youtube.com/watch?v=uVTR51lIERI

13 Temmuz 2007 Cuma

Yoktum efendim :)

Geçen hafta çarşambadan bu hafta salı akşamına kadar buralarda değildim. Tatile gidemedik ama eşimin memleketine anne baba ziyaretine gittik. Hem de açık havada oturduk hep, sadece akşamları eve yatmaya gittik. Bir iki sabah haricinde midem beni hiç üzmedi. Bir sürü lezzetli mamaları yedim, hepsi de durdu. Eee bu da biraz kilo yaptı tabi, verdiğim kiloları geri almışım, umarım bebişler de almışdır. Onları pazartesi göreceğiz...

En önemlisi de eşimin bütün akrabalarını şok ettik.. :)) Önce annemle babama üçüz diye söyledik, çok şaşırdı annem, zaten bu karın 3 aylık değil, bizim gelin yanlış biliyor herhalde diye düşünüyormuş. Karnım acayip şişti bu arada, o yüzden çok büyük görünüyordu. Uzun müddet bir daha memlekete gelemeyeceğimizi de söyledik. Sonra görümceme söyledim, eniştemle beraberlerdi. Eniştem, hemen Allah kolaylık versin bacım dedi ama görümcemin olayı idrak edip inanması biraz uzun sürdü. Nasıl oldu gibi sorular sordu, ne yapıcaksın bağını üzümlere bak sen dedim ama yemedi. ;)

Sonra bir ara bir çok akraba toplanmıştı onların hepsine birden söyledik, ilk soruları ailende var mı oluyor, ben de bilmiyorum, yaşamıyor büyükler, soramıyorum gibi şeyler dedim. :))) Yalan söyleyemem hiç, laf dolaştırıyorum. Bir şeyi söylememek, yalan söylemek değildir di mi ama...

Güzeldi herşey ama 70 yaşındaki kayınvalidem bana hizmet ettiği, ona yardım edemediğim için utandım biraz. Zaten çok sağlıklı değil, ama yine de elinden geleni yapıyor. Ayrılırken, istediği gibi ağırlayamadığını, elinden ancak o kadar geldiğini söyledi. Daha ne yapacaksın ki anne dedim.

Evimize gelmek, pek iyi gelmedi açıkcası. Mide bulantılarım azaldı ama yine de oradakinden biraz daha fazla oluyor. Özellikle sabah erken saatlerde. 14 haftam doldu, bundan sonra biraz daha da iyi olacağımı düşünüyorum. Tabi karnım büyüdükçe başka şeyler çıkacak ama olsun.

Şimdilik bu kadar, yazacağım başka şeyler var ama başka bir yazıya kalsın... Biraz blog ziyareti yapayım, bakalım komşularım neler yapıyor... :)

2 Temmuz 2007 Pazartesi

Öylesine...

Hani bazı dostlar vardır, uzaktadırlar ama hep sevgiyle anarsınız. Aylarca konuşmasanız da farketmez, onlar sizin daimi dostunuzdur. İşte benim de öyle çok sevdiğim dostumun bugün doğumgünüydü. Sabah aradım, kutladım. Neler yaptığını falan sorduktan sonra sana bomba gibi bir haberim var dedim. Hamile misin dedi? Arayınca içinden öyle geçmiş, evet ama üçüz dediğimde şok oldu. Ben ve 4 çocuk düşünebiliyor musun dediğimde de gülmekten kırıldı. Bol bol güldü bu habere, öldürdün beni sabah sabah, hemen anneme söylemem lazım dedi. İyi dileklerde bulundu ve kapattık. Herhalde söylediğinde ailecek şok olmuşlardır.

Tabi ben hiç kendimden bahsetmediğim için ben ve 4 çocuk size anormal gelmeyebilir. Ama beni yakından tanıyan arkadaşlarım bu habere oldukça şaşıracaklardır. Ben ki, evlenmeden önce çocuk istemiyorum olacaksa 1 tane diyen, çocuklara hiçbir zaman yaklaşamamış sadece uzaktan cicik cicik sevmiş ve onlarla iletişim konusunda oldukça zayıf olan, şimdi anne olsa bile sadece kendi çocuğuyla ilgilenebilen, hala çok fazla değişmemiş olan... Hiçbir zaman düzenli, planlı programlı olmayı becerememiş olan, özgürlüğüne düşkün...

Ne demişler, büyük konuşma başına gelir... ;) Ben de vaktiyle çok büyük konuştum galiba. Kendimi dört çocuk annesi olarak hala düşünemiyorum. Açıkcası eşim de çocuklara aşırı düşkün olan biri değil ama kızına iyi bir baba. İkimiz de özgürlüğüne düşkün olan burçlardanız, şimdi 4 çocukla uzunca bir müddet bir yerlere çıkamayacağımızı düşündüğümüz için, ben de şimdilik dışarı çıkabiliyorken biraz gezelim diyoruz.

12. hafta kontrol

Uzun zamandır yazamadım. Sıcakların ve mide rahatsızlığımın bunda etkisi büyük. Zaten pek bir şey de olmamıştı.

Cuma günü tam 12 hafta 1 günlükken ense kalınlığı ölçümü için gittik. Dr. Esra hanım'ın bize ilk söylediği doktorunuz size bunun risklerini söylemiştir oldu. Biz de evet söyledi, biliyoruz dedik ve benden hamileliğimi üçüz olarak devam ettirmek istiyorum diye imza aldı. Sonra ultrasona geçti. Bebişlerin durumu gayet iyi. Ense kalınlığı ölçümü de iyi çıktı. Üçüz olunca ikili test, üçlü test falan yapılamıyormuş, bir ay sonra amniyosentez öneririz dedi. Ben de kabul etmedim. Bu konudaki düşüncelerimi daha sonra detaylı bir şekilde yazacağım. Doktor bana kalsa üçüz bırakmazdım, %60 erken doğum riski var, erken doğum sonrası eve hasta bebek götürmek büyük risk dedi. Ben de üçü de eşit büyürken böyle bir kararı almanın zor olduğunu, belki biri geri kalmış olsa alınabileceğini söyledim. Çok dikkat etmem gerektiğini söyledi. Kızımı kaldırmamam gerektiğini söyledi.

Bu arada biz kontrole kızımla gittik. Kardeşlerini görmeye geldi. Ekrandan gördü ama pek bir şey anlayamadığı için sevmedim dedi. Biz bunu ekrandan gördüğü için sevemedi olarak yorumladık ve ona da sevemedin mi yani dedik. Çok küçükler şimdi ancak ekrandan görünüyorlar tarzında konuşunca o da sevemedim demeye başladı. ;)

Eve döndükten sonra kendi doktorumla konuştum, Esra Hanım'ın bizi ikna edeceğini düşünmüş sanırım. Biz size saygı duyarız dedi. 2 hafta sonra kontrole çağırdı.

Bu iki hafta yalnızım, kardeşim gitti, oldukça zorlanıyorum. Bir yardımcı ayarlıyorum, o da iki hafta memleketine gitti, dönünce başlamasına karar verdik gibi. Komşum buldu, eli yüzü, konuşması düzgün biri. Bakalım bir ay dener, bakarız.

15 Haziran 2007 Cuma

10. hafta kontrol

Galiba ilk kez bugün bebişlerimi sevdiğimi ve kabullendiğimi anladım. 3 adet sağlıklı görünen bebişlerin bacaklarını, kollarını, kafalarını gördük. 2 numara çok hareketli, 1 numara da sonradan hareket etti. 3 numaralı bebiş arkada kalmış biraz o çok iyi görünemiyor, hareketini göremedik. Ama 2 numarada hepsine yetecek kadar hareket var yani... :)
Üçü de 10 hafta 5 günlük boyutunda 3.90 cm civarındalar. Onları görmek, hareketlerini görmek o kadar güzel ki...

Doktora üçü de sağlıklıysa birini öldürün diyemeyeceğimi söyledim. Bizi nelerin beklediğini söyledi. Aslında gayet olumlu yaklaştı, bebekleriniz çok güzel dedi. Aman olmaz, illa da birini aldırın gibi olumsuz bir yaklaşımda bulunmadı. Zaten seviyorum Enver Bey'i, sevimli iyi bir doktor. Daha dikkatli olacağımızı, daha sık kontrole çağıracağını, gerektiği zaman gerekli önlemleri alacaklarını falan söyledi. Şimdilik 2 hafta sonra detaylı ultrason randevum var Bahçeci Kliniğinde Esra Hanım'la... Kızımın da detaylı ultrasonunu o çekmişti. O da çok iyi bir doktor. Ama sonraki detaylı ultrason için Prof. Dr. Atıl Yüksel den randevu alacağım. Doktora ben dedim o da zaten ben önerecektim dedi. Telefonunu verdi Atıl Bey'in. Bu konuda 1 numaranın o olduğu her yerde yazıyor.

Yazıyı yazarken bir yandan da randevumu aldım. 10 Eylül Pazartesi Prof. Dr. Atıl Yüksel ile randevum var, Allah'tan bir şey olmazsa... Hesapladım 22 hafta 4 günlük olacaklar....

Doktor bana üçüz oldukları için ekstra folik asit takviyesi verdi. Folik Plus tan günde bir kere 3 adet içecekmişim kutu bitene kadar sadece...

Doğum için de en iyi yeni doğan yoğun bakım Amerikan Hastane'sindeymiş, oraya bakacağız. Biraz araştıralım fiyatlarını falan, bayağı bir yüklü tutacak hazırlıklı olmak lazım...

İşte böyle...
4 canlı (benimkiyle beraber) BebekHikayesi... ;)))

Not: Başlığa bir bebeğin hikayesi yazmıştım, değiştirip 3 bebeğin hikayesi yapmak lazım galiba...

12 Haziran 2007 Salı

...

Şiddetli mide bulantılantıları ve çıkartmaktan dolayı iptal durumdayım. Ne yazı yazabiliyorum, ne yorumlara cevap verebiliyorum, ne de e-posta adresini yazanlara mektup yazabiliyorum...

Bu cuma 10 hafta oluyor, doktor kontrolüm var, eşimle gideceğiz. Bebeklerin son durumunu görüp, doktorun ne diyeceğini duyacağız... Hadi bakalım... O zaman yazarım...

2 Haziran 2007 Cumartesi

Ondan bundan...

*** Günüm günüme uymuyor, bir gün lavoba ile entegre bir şekilde yaşarken diğer bir gün hiç yanına uğramayabiliyorum. O gün izinliyim... :) Yalnız en ilginci insanın uykusunda midesi bulanır da gece yarısı çıkartmaya kalkar mı ya! Hani hamilelikte sabah bulantısı olurdu. Bu gece iki kere kalktım yani.

*** Dün hamile olduğumu kayınvalideme söyledim. Hep pazar günleri arıyoruz, başka bir gün arayınca şaşırdı, hayırdır dedi. Ne yani annecim başka zaman arayıp soramaz mıyım dedim, kıvırttım önce. Sonra da aralık sonunda olacak bir şey söyledi. Ben de hımm ben o zamana kadar doğururum diyerek söyledim. Sevindi. Ama üçüz hamileyim demedim. Zaten tüp olduğunu bilmiyorlar. Şu 11. hafta geçsin, herşey netleşsin o zaman söyleriz herhalde...

*** Dün adamın biri beni kağıt haline getirecekti neredeyse... Kızıma yazlık ortapedik ayakkabı almak için alışveriş merkezine gittim. Dönüşte eve yaklaşmışken, bana yeşil yandı, sola döneceğim, önümdeki araba döndü. Ama bir baktım ki soldan biri kaptırmış geliyor, eyvah geçecek dedim, bastım frene. İnmedim caddeye, o da frene bastı ışığı geçtikten sonra durdu, durduğunu görünce geçtim. Bu arada arkama da hiç bakmadım. Arkamdaki de bana gömebilirdi. Ben öyle ani frene basınca. Ama ben tam yola inmiş olsam, rampadaydım. Adam da duramasa direkt bana geçirirdi...

*** Çok sevdiğimiz bir arkadaş çiftimiz yurtdışından 1 haftalığına geldiler. Yarın sabah kahvaltıda buluşacağız. Evleneli kaç yıl olmasına rağmen, yaşları da bizden büyük ve geçiyor olmasına rağmen, bir türlü çocuk yapmaya karar veremiyorlar. Sanırım sonra çok pişman olacak olsalar da bu böyle kalacak. Ben de diyorum ki, bizim üçüzlerden birini onlara verelim. :))) (Şaka tabii.. )
Komşumun da eşi, birini biz alsak bir kaç sene büyütsek diyormuş. Komşum da kedi yavrusu mu bu diye cevap veriyormuş. Onlar çocukları büyüttüler, minik bebek özlemi çekiyorlar...
Bizim bebişlere talip var yani. ;)

*** Gebelik tetkiklerini yaptırdım. Kan ve idrar tahlili vs. İyi çıktı herşey. Sadece toxoplazma olayına dikkat etmem lazım. Ona karşı bağışıklığım yok. İyi pişmemiş et, iyi yıkanmamış sebze meyve yememem, çok dikkat etmem gerekiyor.

*** Eşime, kocacım erken emeklilik diye bir şey artık hiç düşünme, İstanbul'dan taşınıp sakin bir yerde basit bir iş yapmayı da artık düşünme diyorum. Sen yine uzun müddet çalışacaksın diye takılıyorum. O da kızıma, kızım özel okul mokul unut, devlet okuluna diyor. Tabi bizim kız ilerde anlayacak bunu. ;)
Tabi tüm bunlar işin esprileri, maddi açıdan dert etmiyoruz hiç. Çok şükür idare ederiz.
Benim tek derdim, düşürmeden, sağlıklı bir şekilde doğurabilmek. Bebeklerin de sağlıklı olması...

30 Mayıs 2007 Çarşamba

Dün

Bir kaç gündür bazı doktorlarla görüştüm. Herhalde niyetim redüksiyon yaptırırsam vicdanımı rahatlatacak bir şeyler bulmaktı. Ama bulamadım, bel fıtığı doktorumla bile görüştüm. Sonunda eğer Allah birini almazsa ben kendim aldıramayacağımı kabullenmeye başladım ve bunun sonucunda da şimdiye kadar tuttuğum tüm gözyaşlarım boşaldı. Uzun müddet hıçkıra hıçkıra ağladım. Rahatladım. Ama çok şiddetli bir başağrısı saplandı ve sabaha kadar sürdü.

Artık internette üçüz hikayeleri, üçüz riskleri falan aramayacağım. Doğum hikayeleri okuyup ağlamayacağım. Herşeyi oluruna bırakıyorum.

28 Mayıs 2007 Pazartesi

Ne istedim...

Binbir zahmetle bir kız sahibi olmuşken tekrar bu zahmetlere neden girdim?

Kızıma sadece bir belki de iki kardeş istedim. Benim de, eşimin de kardeşleri var. Eşimin daha çok, ve çok güzel, birbirlerine bağlı bir aileleri var. Evlendiğimden beri böyle bir aileye gelin gittiğim için şükrederim. Kalabalık ve güzel bir aile...

Kardeş çok özel ve güzel bir şey. Biz kızkardeşimle hep didişirdik, ama şu anda en zor zamanlarımda yanımda kim var imdadıma kim yetişti dersiniz, kızkardeşim. Son birkaç gün benim için çok zordu. Kızım çok ateşlendi hasta oldu, benim mide bulantılarım çok şiddetlendi ve eşimin de tam o zamanda iki günlüğüne şehir dışına çıkması gerekti. Akşam ettiğim bir telefonla erkek kardeşim kız kardeşimi getirdi bana...

Ayrıca etrafımda tek çocuklara göre, kardeşi olan çocukların daha paylaşımcı ve daha iyi davranışlar gösterdiklerini görüyorum. O yüzden de bir çocuğun mutlaka kardeşi olması gerektiğine inanıyorum.

Tüm bunların dışında da hamilelik, doğum ve minik bir bebeğin güzelliğini tekrar yaşamak istedim.

Peki şimdi ne durumdayım, şoktayım. Beklemediğim ve hiç istemediğim bir durumla karşı karşıyayım. Üçüz hamileyim. Hamile olduğum için sevinemiyorum bile... Okuyunca içinden bulmuş da bunuyor diye düşünen olabilir. Ama bu çok zor bir durum. Bir bebek büyütmenin zorluğunu biliyorum, iki bebek büyütmenin zorluğuna da yakınen şahidim. Üç bebeği düşünemiyorum bile... Bir de üç kardeşe aynı anda sahip olacak küçük bir kızın psikolojisi..

Sağlıklı bir şekilde doğsalar belki bir yol bulunur ama asıl en önemlisi çoğul gebeliğin riskleri... Erken doğum, bebekleri ve anneyi kaybetme riski, düşük riski, çok zor bir hamilelik dönemi vs vs...

Çözüm ne? Fetal redüksiyon... 12 haftalık bebeğin kalbine zehir enjekte edip durdurtmak yani... Buna bir annenin vicdanı elverir mi? Hadi elverdi diyelim, Allah affeder mi?

"Allahım ne olur beni bu zor durumda bırakma, daha önümüzde 3-4 hafta var. Hayırlısını ver, kaldıramayacağımız yükü yükleme."

25 Mayıs 2007 Cuma

3

3 tane pıt pıt atan kalp...
2 si haftasında, biri 2-3 gün daha küçük... Ama üçü de iyi...

22 Mayıs 2007 Salı

6 hafta 5 gün

Bugün itibaren 6 hafta 5 günlük hamileyim. Embriyo transferine 2 hafta ekleyerek hesaplıyor doktor. Bana kalsa 7 hafta 1 günlük hamileyim derdim. :)

Mide bulantıları, tam gaz devam ediyor. Özellikle sabahları önce banyo sonra mutfak, sonrasında da tüm gün bulan dur... Canım çok şey yemek istiyor ama bulantılardan yiyemiyorum. Doğru düzgün yemek de yapamıyorum. Yemek yapsın diye birini ayarlıyorum bakalım olursa, tanıdığım kızımda gelen bir ev hanımı gelip yemek yapacak...

Bu arada minik kızım da ilgi istiyor, ilgilenemiyorum. Bir de uykum gelince hiç duramıyorum. Zavallı yanımda oynuyor, mızmızlanıyor sonra bakıyorum o da uyumuş...

Ağlama krizleri de var tabi, onları atlamayayım. En ufak bir şey okuyayım, seyredeyim, Gözyaşları fora... Hele yabancı damadı ağlamaktan seyredemiyorum. Doğum hikayeleri okurken hıçkırıklar falan filan... :))

Eşim yine ne büyük yardımcım. Gerçi yardım etmesi için hep hamile kalmam gerekiyor galiba :)) Beni birazcık iyi görsün istekleri başlıyor... Ama hakkını yemeyeyim adamcağızın, çok iyi babalık yapıyor bence... Kızımla doğduğundan beri çok güzel ilgileniyor...

Beyefendi, üçüz istemese de, ikiz olma ihtimali de çok yüksek olduğundan mıdır nedir, bugünlerde sürekli internette daha büyük evlere bakıyor. :)) Çoğul fikrine kendini alıştırdı herhalde...

Geçen gün sordum, ikiz olsa evdekiyle olsa üç kız babası olursun, ekmek teknesinde çok güldüğün usta gibi olursun dedim. Güldü. İki erkek olsa çok yaramaz oluyorlar, yandık dedim. Biri kız biri erkek olsa benim gönlümden geçen senin gönlünden ne geçiyor dedim. Hiç bir şey geçmiyor, düşünmüyorum dedi. Bir de üçüz konusunu sordum. Şu anda hiç düşünmüyorum, düşünmek istemiyorum dedi. Vakti geldiğinde düşünecekmiş herşeyi... :)

Benim külahıma anlatsın, yine uyku problemi başgösterdi, uyuyamıyor pek... Canı bir şeylere sıkıldığında uyuyamaz o, hiç söylemez ama kesin içten içe düşünüyordur...

Cuma günü doktora kendim gideceğim, şehir dışında olacak babamız.. Arayıp söylemeyeceğim merak et diyorum ama dayanamam dakikasında ararım... Kızımı da götüreceğim, sabah sabah kimseye bırakamam. Aslında bebek için yanıp tutuşan, bazen ağlayan insanların arasına götürürken biraz utanıyorum. Garip bir duygu... Sonra da düşünüyorum, umut olsun onlara da... Bakın bizim oldu, sizin de olacak umudunuzu kaybetmeyin anlamına gelir diyorum kendimce...

Pıt pıt atan kalp/leri göreceğim için heyecanlıyım. En güzel şeydi o yanıp sönen minik kalbi görmek. Sonra ki en güzeli ultrasonda bebeğin bir bütün olarak göründüğü dönemdi... Ve en en en güzeli tabiki o bebişi kucağıma almaktı... :)

17 Mayıs 2007 Perşembe

Mide bulantıları, uyku ve halsizlik...

Ben bunların hepsini unutmuşum, tekrar yaşamaya başlayınca hatırladım. Aslında tüm yaşadığım zorlukları unutmuşum ki tekrar böyle bir olaya kalkıştım. Geçen cumartesi sabahı başladı bulantılar, uyku hali ondan da önce başladı. Pazar günü anneler günü için gittiğimizde kardeşimi de iade ettim, artık yalnızım, yanmışım... :)

Yorumlara tek tek cevap yazamadım, toplu açıklayayım ve teşekkür edeyim. Evet tam tamına 3 kese var. Doktor tüm keselerde kalp atışı olmayabilir dedi. Biri daha büyük, diğer ikisi eşdeğer gibi. Büyük olan için bunda kesin vardır dedi. Bazen sağlıklı olmayanlar kendiliğinden yok olabiliyormuş.

Üçüz konusuna gelince, Allah'ım bizi zor durumda bırakma, kaldıramayacağımız yükü yükleme diye dua ediyorum. Çünkü her üç kesede de kalp atışı olması ve bunun devam etmesi güzel bir haber değil. Nedenini şöyle açıklayayım, üçüz gebeliğin düşük ve erken doğum gibi riskleri var. Bu yüzden doktorlar 11. haftaya kadar bekliyorlar ve o haftaya kadar sağlıksız olan kendiliğinden gidebilirmiş. Yok eğer tam 3 tane bebek gelişiyorsa, bize birini yok etmeyi teklif ediyorlar. Bu karar bize kalmış ama tahmin edebileceğiniz gibi çok zor bir karar. Doktor üçüz gebeliklerin başarı ile tamamlanması yüzdesinin düşük olduğunu söyledi.

Şimdi düşünün üç tane bebek büyüyor, üçüde sizin, bebek bebek diye zahmetlere girmişsiniz ama birinin öldürülmesi teklif ediliyor. Oldukça mantıklı gerekçeler de var. Çünkü ilerde bir düşükte üçünü birden de kaybedebilirsiniz. Bebekler sağlıklı gelişmeyebilir ya da çok erken doğum olabilir, yine bebekler gelişmemişken... Diğer yandan az da olsa üçünün de sağlıklı doğma ihtimali var ve işin manevi yönü var.

Neyse efendim bu üstteki paragrafı doktor konuşmak istemedi ve erken dedi. Haklı... Ben sadece açıklamak istedim. Bu senaryoyla karşı karşıya kalmak istemiyoruz, ne ben ne de eşim. İnşallah hakkımızda hayırlısı olsun....

12 Mayıs 2007 Cumartesi

Kese Sayısı

Henüz kalp atışı görünmüyor, ama en az birinde en fazla da üçünde kalp atışı olma ihtimali var... :)))

15 gün sonraki randevuda göreceğiz inşallah...

10 Mayıs 2007 Perşembe

Az kaldı öğrenmeye...

Dün doktorumu aradım, ne kadar sürecek bu yerleşme kanaması dedim. O da hiç belli olmaz dedi. Tam bitti sanıyorum bir veya iki gün bir şey olmuyor sonra bakıyorum yine lekelenme olmuş. Bir iki gündür arada sırada kasığımda ağrı oluyordu. Dünden beri de ara ara karnım ağrıyor. Doktor Endol Fitil kullanmamı söyledi, günde bir tane, sonra da dinlenin dedi. Açıkcası cumartesi gününden başlayarak gezmiştim.

Doktor randevumu erkene aldı, cumartesi gidiyorum kontrole.. :) Zaten haftaya çarşambaya kadar nasıl dayanacaktım bilemiyorum. Kafayı yiyeceğim, bir de internetten açıp açıp okuyorum. Acaba dış gebelik olabilir mi, acaba düşük belirtisi mi bunlar, yoksa çoğul gebelik diye mi böyle gibisinden sorular beynimi kemiriyor. Çok evhamlı bir insan mıyım neyim? :) Neyseki bu kuruntuları içime atıyorum, eşime dillendirsem kızar bana...

Bir de unutmadan yazayım, dün tekrar bir beta-HCG yaptırdım, >10.000 çıktı. On binden büyükmüş, ben 8 bin falan çıkar diye tahmin etmiştim ama daha fazla çıktı... :)

3 Mayıs 2007 Perşembe

Yerleşme Kanaması / Üzerine Görme

Güzel haberi verdiğim akşamdan bu yana kanamam var. Her ne kadar adet kanamasına benzer kanama olabileceği söylense de o akşam kanı görünce allak bullak oldum. Çok korktum acaba düşecek mi diye. Kahverengi lekenlenme tarzı birşey olsaydı, bu kadar çok korkmayacaktım ama resmen kan geldi ve ben panikledim. Akşam 9 buçukta doktoru aradım. O da yerleşme kanaması oluyor kadınlarda dedi, üzerine görme de diyorlar dedi. Bir kaç gün sürebilir, miktar aşırı olmadıkça bir sorun olmaz. Bir kaç gün sonra testi tekrarlarız dedi.

Akşam eşim şehir dışından geldi, keyfi yerindeydi ta ki ben, randevuyu ne yaptın dediğinde 16 sına aldım tabi o zamana kadar kalırsa diyene kadar. Ne oldu dedi, ben de kanamam var dedim, doktoru aradığımı ve söylediklerini söyledim. Yorum yapmadı, hayırlısı dedi sonra. Zaten ultrasonda görene kadar sevinemeyeceğini söyledi. Temkinli adam. :) Ama kendi moralim bozuk ya onunkini de iyi bozdum yani.

Allah'tan korktuğum gibi olmadı. Dünden beri rengi koyulaştı ve miktar da fazla değil. Sanırım doktorun dediği gibi oluyor. Ama ben bunu ilk kez yaşıyorum, kızıma hamileyken böyle bir şey yaşamamıştım ve yaşamayacağımı sanıyordum. Bir şey olmasın diye yine dinleniyorum.

Buraya da biraz rahatladıktan sonra yazıyorum ki güzel haberin üzerine kötü haber vermemiş olayım diye... :) Tebrik eden tüm arkadaşlara çok teşekkür ederim. İnşallah hayırlı sağlıklı bir şekilde Allah tamamına erdirir.

Bu konu hakkında bilgi:
http://www.aile.org.tr/hamilelik_dogum_haberler_detay.aspx?haber_id=1549&habalt_baslik=Hamilelikte%20Karşılaşılan%20Sorunlar

1 Mayıs 2007 Salı

Müjdeli haber... :)

Bugün büyük gündü hani ama ben dayanamadım dün akşam bizim buradaki bir klinikte kan verip beta-HCG testi yaptırdım. 350 çıkmıştı yani gebeydim. Çok sevindim tabii, az daha sevinçten ağlayacaktım. Hemen eşime haber verdim. Yarın yaptırmayacak mıydın dedi, sabredemedim dedim, yine de bir yarın olsun tekrar klinikte test yaptır, doktorla görüş de öyle sevineyim dedi. :))

Bugün oldukça rahatlamış olarak yola çıktım. Umut Tüp Bebek Merkezi'ne yani Koşuyolu'na gitmem tam 1,5 saat sürdü. Gidince bir de ne göreyim kameralar falan var. Allah dedim şimdi beni de çekerse yandım. Yumurta toplama işlemi sırasında yanımda yatan bayan hamileydi. Televizyon programında bu şansı yakaladığı için onu çekiyorlar, doktorla röportaj yapıyorlardı. S. Hanım, çikolata dağıtırken kamera da çekiyordu herkesi, gittim tuvalete saklandım. :)) Ortalık sakinleşince gidip tebrik ettim.

Doktor ve herkes alt katta ortalıktaydı, onlara hamile olduğumu, akşam dayanamayıp test yaptırdığımı söyledim. Tebrik ettiler, bugün ne güzel hep güzel haber alıyoruz dediler. Yine de tekrar kan verdim ve beta-HCG 497 çıktı. :) Bir müddet sonra doktor odasına çağırdı. Kusura bakmayın X hanım ama çoğul gebelik olma ihtimali var, değer biraz yüksek dedi. Çoğul olma olasılığı için özür diliyor adamcağız. :)) Kalan embriyolarımız iyi olmadığı için iyi olan 3 taneyi koyduğunu söylüyor. Kısmet Doktor Bey dedim, zaten daha bir şey belli değil, belki benim hormon seviyem yüksektir. Ultrasonda belli olacak herşey. Kese veya keselerin içinde kalp atışı var mı bakılacak. Bir adımı geçtik ama sırada ikinci adım var. 16 Mayıs saat 10'a ultrason randevusu aldım. Aslında 15 mayıstı da eşimi aradım o gün çalışıyormuş, şimdiden belli, tarihi değiştir dedi. O da gelecek yani. :) İnşallah ikiz değildir demeyi de ihmal etmedi. Kafayı yeriz herhalde 3 küçük çocukla.. :))

Doktor bildiğim şeyleri tekrar söyledi, pişmiş de olsa sakatat yemek yok. Çiğ veya az pişmiş et yok, iyi yıkanmamış sebze meyve yemek yok. Çok aşırı bulantı veya adet kanamasından daha aşırı kanama olursa derhal haberleşiyoruz falan filan... Progestan fitile ve estraderm bantlara devam, vitamin ve bebek aspirinine de öyle... Biraz karın ağrısı olabilir dedi, zaten ağrıyor dedim. Ama kızımda da ağrımıştı hatırlıyorum. Biraz lekelenme de olabilirmiş...

Şimdilik bu kadar, olumsuz çıkarsa başkalarının da umutlarını yıkarsam diye korkuyordum. Çok şükür olumlu haber veriyorum. Bana güzel mesajlarıyla destek olan herkese çok teşekkür ederim. İnanın o umut veren güzel mesajlarınız beni çok mutlu ediyor.

Görüşmek üzere, sevgiler...